A - I n f o s
a multi-lingual news service by, for, and about anarchists
**
News in all languages
Last 40 posts (Homepage)
Last two
weeks' posts
The last 100 posts, according
to language
Castellano_
Deutsch_
Nederlands_
English_
Français_
Italiano_
Polski_
Português_
Russkyi_
Suomi_
Svenska_
Türkçe_
The.Supplement
First few lines of all posts of last 24 hours ||
of past 30 days |
of 2002 |
of 2003 |
of 2004 |
of 2005
Syndication Of A-Infos - including
RDF | How to Syndicate A-Infos
Subscribe to the a-infos newsgroups
{Info on A-Infos}
(tr) Aşırı Demokrasi Olarak Anarşi [Anarşist Bakış'tan]
From
Worker <a-infos-tr@ainfos.ca>
Date
Sun, 6 Feb 2005 20:20:00 +0100 (CET)
---------------------------------------------------------------
A - I N F O S H A B E R S E R V İ S İ
http://www.ainfos.ca/
http://ainfos.ca/index24.html
---------------------------------------------------------------
AŞIRI DEMOKRASİ OLARAK ANARŞİ / Wayne Price
Marksizm ve genelde devlet sosyalizmi giderek gözden düştükçe, solcular için
başka bir geleneğe, demokratik devrime yönelme eğilimi de beliriyor.
Demokrasi, kapitalist toplumun otoriterliklerine karşı muhalefetin oluştuğu
bir zemin olarak görülebilir (Morrison, 1995; Mouffe, 1992; Trend, 1996;
Wood, 1995). Etkili bir çalışma şu sonuca varıyor, "Sol'un görevi liberal
demokratik ideolojiyi reddetmek değildir, aksine onu radikal ve çoğul bir
demokrasi yönünde derinleştirmek ve genişletmektir ... [S]osyalizm radikal
demokrasi projesinin parçalarından birisidir; tersi geçerli değildir"
(Laclau ve Mouffe, 1985, s. 176, 178).
Bugün demokrasinin birbirine aykırı iki anlamı vardır: mevcut devletin haklı
çıkarılması ve ile bunun karşısında devrimci halk kurtuluş geleneği.
[Demokrasi], Batı'da ve diğer yerlerdeki mevcut "demokratik" devletlerin
ideolojik olarak desteklenmesidir --tam da demokratik ülkülerin çok çekici
olması yüzünden. Belli periyodlarla yapılan seçimler ve (görece) ifade ve
örgütlenme özgürlüğü, azınlığın çoğunluğu yönettiği bir toplumun maruz
gösterilmesi için kullanılır. Kapitalist demokrasi, birbirleriyle rekabet
eden yönetici gruplar arasındaki anlaşmazlıkların (fazla) kan dökülmeksizin
halledilmesi için kullanılır. İsyankar halk güçlerinin sindirilmesine hizmet
eder.
Ancak demokrasi ----sıradan insanların toplumu oluşturan kurumlara katılması
ve onları kontrol etmesi fikri, aynı zamanda ezilenlerin yönetici seçkinlere
karşı bağırmasıdır. Bu demokrasi fikri, kabile konseylerine, klasik
Atina'ya, İngiltere, ABD ve Fransa büyük burjuva devrimlerine, ABD kölelik
karşıtlarına, ve bugün milyonların tutulduğu ülkülere kadar gider. Bu,
halkın yönetenlerden mücadele ve kanıyla sökülüp aldığı haklardırlar.
Devleti yargılamakta --ve onu suçlamakta-- kullanılan bir standarttır.
Böyleyken, devrimci potansiyelini henüz kaybetmemiş olabilir.
Bu kuramsal gelişim, sosyalist-anarşizmi demokrasinin en aşırı, tutarlı ve
derinlemesine şekli olarak değerlendiren bizler için ilgi çekicidir. Paul
Goodman (1965) ve Noam Chomsky (1994) gibi anarşistler, kendi anarşizm
anlayışlarının Jefferson'dan John Dewey'e uzanan demokratik geleneğin bir
uzantısı olduğunu öne sürüyorlar. Ondokuzuncu yüzyılda [yaşamış olan] ABD'li
anarşist Benjamin Tucker şöyle yazıyor: "Anarşistler basitçe korkusuz
Jeffersoncu demokratlardır" (1888; s. 11). Günümüz anarşisti Murray Bookchin
ise şöyle yazıyor: "Özgür toplum ya demokratik olacaktır, ya da asla
başarılamayacaktır" (1995; s. 17).
Yine de anarşizmle demokrasi arasındaki tarihsel ilişki fazlasıyla
muğlaktır. Bu her iki terimin de ne kadar belirsiz ve açık uçlu olduğu
düşünülürse, buna şaşmamak gerekir. "Sosyalizm" veya "özgürlük" [terimleri]
gibi, bunların değişik kişiler için anlamı farklıdır.
"Anarşist" teriminin ilk defa kullanıldığı Mülkiyet Nedir?'de, Proudhon
"demokrat" olmaya açıkça cephe alır: "Bazı okuyucularımın cevabını
işitiyorum: ... 'Sen demokratsın.' Hayır ... 'Peki nesin?' 'Ben bir
anarşistim' " (Woodcock'dan alıntı, 1962; s. 12). Ama yıllar sonra, Proudhon
gönüllü üretici birlikleri demokrasisinin, [yani] "demokratik ve toplumsal
cumhuriyet ortak paydası etrafında birleşmiş birlik ve grupların geniş
federasyonu"nun (Guerin'de alıntı, 1970; s. 45), devletin yerini almasını
savunmuştur.
Anarşizm, demokrasinin iki anlamı üzerinde kendine özgü bir görüş açısı
sunabilir. Liberaller ve sosyal demokratlar demokrasiye inanırlar, ve
kendilerini "demokratik sosyalistler" olarak adlandırabilirler. Ancak,
sistemin bazı yanları üzerinde oldukça eleştirel olsalar da, nihayetinde
demokratik kuramın oldukça mistik bir yanına yenik düşerler. Mevcut devletin
demokratik olmadığını kabul ederler, ancak onu "daha fazla demokratik
yapmak" için, onda birtakım değişiklikler yapmayı umut ederler. Öte yandan
ise, otoriter devrimciler --Stalinistler, radikal milliyetçiler, vb.-- ABD
emperyalizminin belirsizliklerine saplanmazlar. Ancak onlar, bu devletin
yerini başka bir devletin almasını, kendilerinin yeni yöneticiler olacakları
bir devletin almasını amaçlarlar. Halkın özyönetimi ülküsünü reddederler.
Anarşistler ise demokrasiyi özgürleştirici bir görüş olarak kavrarken,
mevcut devletlerin demokratik olmaları sebebiyle desteklenmesi iddiasını
reddebilirler. Ancak bunu yapmak için, anarşizm ile demokrasinin birbiriyle
uyumlu olduğu kabul edilmelidir. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak maksadıyla,
ilk olarak demokrasinin bakış açısından anarşizmin bir eleştirisini ve
ardından ise anarşizmin bakış açısından demokrasinin bir eleştirisini
tartışacağım.
DEMOKRATİK ANARŞİZM KARŞITLIĞI
Robert Dahl'in açık bir şekilde ve özenle hazırladığı Democracy and Its
Critics (1989) çalışması, demokrasi davasının en önemli ifadesidir. Kendi
argümanını işlemeden önce Dahl, demokrasiye karşı olan iki "itirazı"
tartışır; anarşizm ve "vasilik" [ing. guardianship]. Anarşizmi oldukça doğru
bir şekilde, "tamamen gönüllü birliklerden oluşan toplum, devletsiz toplum"
olarak tanımlar (s. 37). Hemen ardından da şunu ekler: "Demokrasinin bu
birlikleri idare etmekte için en arzulanır süreç olması sebebiyle, bu
[demokrasi] anarşist bir toplumda en yaygın hükümet biçimi olabilir" (s.
37). Bu anarşizmin demokrasiye değil, "demokratik devlet"e karşı çıktığını
açık bir hale getirir.
Ne yazıkki [Dahl] "devlet"le ne anlattığını açıklamaz. " 'Devlet' teriminin
katı bir şekilde tanımlamasını vermiyorum" (s. 359). Ancak anlaşılıyor ki,
[devlet] terimini "başlıca örgütlü zor aracı" anlamında kullanmaktadır (s.
43, yine bakınız s. 359).
Dahl ardından, bir miktar zorun [ing. coercion, baskının, zor kullanımının]
gerekli olduğu ve anarşistlerin tüm toplumsal baskılara tamamen karşı
çıkmalarının yanlış olduğu argümanını ortaya atar. Amaç "... zoru asgari
kılmak ve muvafakatı [ing. consent, rıza göstermeyi, uygun görmeyi]
azamileştirmek" olmalıdır (s. 51). Temelde bu argümana katılıyorum.
Yüzyıllarca süren bir anarşist özgürlüğün ardından durum ne olursa olsun,
yeni bir anarşist toplum bireysel psikopat katilleri veya şiddet kullanan
örgütlü karşı devrimcileri kontrol etmenin bir yolunu bulmak zorunda
kalacaktır. Ancak, öyle gözüküyorki Dahl zorun devlet anlamına geldiğini
varsayıyor. Inuit (Eskimo) gibi okuma yazmaya geçmemiş halkların çağlar ve
bin yıllar boyunca tatmin edici bir şekilde devletsiz olarak yaşadıklarını
kabul etmektedir, ancak toplumsal olarak gerekli olan zorla nasıl başa
çıktıklarını ele almaz. Onlarda da zor vardı, ister kamusal bir görüş olarak
isterse örgütlü şiddet kullanımı olarak --en azından her erkek kabile
konseyi taraffından silahlandırılmış ve örgütlenmişti. Onlarda olmayan şey
ise devletti.
Kropotkin devleti şöyle tanımlıyordu: "Devlet fikri ... toplumun üstünde var
olan bir gücün varlığını, ... toplumun hayatındaki pekçok işlevin bir
azınlığın ellerinde toplanmasını içerir. ... Bütün bir yasama ve denetleme
mekanizması, bazı sınıfların diğer sınıfların tahakkümü altına almak üzere
geliştirilmiştir" (1993; s. 160). Bununla karşılaştırılabilir düşünceler
Engels tarafından ifade ediliyordu: "Toplumdan kaynaklanan, ancak kendisini
onun üstünde gören ve kendisini giderek ondan yabancılaştıran bu güç
devlettir. ... Bu [Devlet], yanlızca silahlı kuvvetlerden oluşmaz, aynı
zamanda maddi tamamlayıcıları, hapishaneleri ve her çeşitten baskı
kurumlarını da içerir ..." (Lenin'de alıntı, 1970; s. 290, 292).
Anarşistlerin savunduğu şey tüm baskıların birdenbire sonlandırılabileceği
değildir (her ne kadar bazıları böyle ortaya koysa da). Anarşistlerin
savunduğu şey bürokratik, toplumsal olarak yabancılaşmış devlet kurumunun
yıkılabileceğidir. "Demokratik devlet" hala baskıcı olması yüzünden değil,
gerçekten demokratik olamayacağı nedeniyle suçlanır. Doğası gereği, toplumun
üstünde ve karşısında konumlanan bu baskı aracı, ezilen çoğunluğa aleyhine
yönetici azınlığa hizmet edecektir.
Dahl bu sorunla doğrudan uğraşmaz, ancak kitabının ana noktalarından birisi
bununla ilişkilidir. Modern toplumun, okuma yazmayı bilmeyen kabilelerde
veya sonraki site devletlerinde gözlenen yüz yüze doğrudan demokrasinin
uygulanabilmesi için, çok büyük ve karmaşık olduğunu söyler. Demokrasinin
büyük ölçekte var olabilmesi için, temsiliyetin "icatı" gerekmiştir. Ancak
temsili hükümetin (sonuçta devletin), modern dünyaya demokrasiyi
getirebileceğini savunur.
Ama bu iki taraflıdır. Temsiliyet, modern uluslarda büyük ölçekli bir
demokrasi benzeri bir şeyi mümkün kılmıştır, ancak bu büyük ölçek hala
demokrasi olarak adlandırılacak bir seçkinci yönetim biçimini de mümkün
kılmıştır. Doğrudan, katılımcı demokrasi yerine, elimizde kalan şey, halk
ile esas karar alımı arasında bir yer edinen bir seçilmiş siyasetçiler ve
hükümet bürokratları tabakasıdır. Zaman zaman, edilgen yurttaşlar kendileri
adına siyaset yapmaları için bu "temsilciler"i seçerler. Wood (1995)
Amerika'nın kurucuları arasındaki hakim bir fikri aktarıyor: "Onların
argümanı büyük bir cumhuriyette temsiliyetin gerekli olduğu değildi, aksine
temsiliyetin kaçınılmaz olması nedeniyle büyük bir cumhuriyet arzulanır bir
şeydi. ... Temsiliyetin ... bir filtre gibi işlev görmesi amaçlanıyordu" (s.
216).
Şüphesiz ki, aşağıdan yukardaki organlara doğru [işleyecek], belli derecede
bir temsiliyet veya delegasyon kaçınılmazdır. Federalist olmaları nedeniyle,
anarşistler genellikle buna katılırlar. Ancak temsiliyetin anlamı ve
demokrasinin diğer bütün yönleri farklı bir toplumsal bağlamda derinlemesine
değişecektir. Anarşistlerin toplumdaki değişikliklere yönelik yaptıkları
öneriler, iki kavramla özetlenebilir:
İlk olarak, çeşitli baskıcı ve baskı altındaki grupların (kapitalistler ve
işçiler) ya artık var olmayacağı ya da [aralarındaki] ilişkilerin (erkekler
ve kadınlar, Avrupalı Amerikalılar ve Afrika Amerikalılar, Kuzey
Amerikalılar ve latin Amerikalılar) artık eşitler olarak yeniden
düzenleneceği bir eşitler toplumunun yaratılmasıdır. Refahın eşit
dağıtıldığı ve tahakkümün olmadığı bir yerde, toplum artık rekabet halinde
ve birbirine düşman kuvvetler tarafından farklı yönlere çekilmeyecektir.
Bütünlüğü sağlamak için bir devlete gereksinimi yoktur; muvafakatı azami
kılmak ve zoru asgariye çekmek daha kolay olacaktır.
İkincisi (ki buna Marksistlerin çoğu katılmayacaktır), anarşistler
--işyerinde, toplulukta, ve diğer pekçok gönüllü birliklerde
[oluşturulacak]-- halk meclislerine dayanan bir doğrudan demokrasi temelli
bir toplum arzulamaktadırlar. Ne kadar fazla karar yerel olarak alınırsa,
merkeze o kadar az iş kalacaktır. Ne kadar çok insan yüz yüze demokrasiyi
çoşkulu, günlük bir yaşam tarzı olarak yaşarsa, delegelerden oluşan
meclislere gönderilen temsilcilerini o kadar gerçek bir şekilde kontrol
edeceklerdir. Polis ve ordunun yerini milisler --silahlı halk-- alacaktır.
"Eğer gerçekten de tüm insanlar egemense, o zaman idareye ve idare
edilenlere artık gerek kalmayacaktır. ... Devlet toplumla özdeş olacaktır ve
endüstriyel bir örgüte [ve diğer örgütlere --WP] indirgenerek ortadan
kalkacaktır" (Guerin, 1970; s. 17).
Dahl, bu argümanların farkındadır ve belirtilen bu noktaya katılır.
Toplumsal ve siyasi eşitsizlikleri azaltmayı amaçlar. Yerel topluluk
seviyesinde ciddi bir şekilde artan katılımı ve karar-alınmasını savunur.
Ekonominin toplumsal olarak sahiplenildiği ve düzenlendiği, ancak firmaların
birbirleriyle reakabet halinde olduğu demokratik sosyalizmi destekler.
"Piyasa sosyalizmi"nin pekçok destekleyicisinin aksine, firmaların üretici
kooperatiflerindeki veya eski Yugoslav sistemindeki gibi demokratik bir
şekilde çalışanlar tarafından yönetilmesi fikrini savunur. " ... Otoriter
kurumların emekçi halkın günlük yaşantısındaki önemini, ve ekonomik
işletmelerin yönetiminde daha demokratik bir sistemi uygulamanın sonuçlarını
küçümsemek büyük bir hata olacaktır" (s. 332).
Ancak [Dahl] yine de toplumun daha merkezi, ulusal ve uluslar arası
kurumlarında gerçekleştirilecek bu tip bir merkezsizleşmiş demokrasinin
sonuçlarını küçümser. Marksistler ve anarşistler tarafından savunulan
toplumun köklü bir şekilde dönüştürülmesi fikrini dışlar. "Piyasa
sosyalizmi"nin kendisi, sosyalizmde dahi, ekonominin demokratik karar-alma
biçimiyle değil de piyasa tarafından yönetileceğini ifade eder. Toplumumuzun
oldukça eşitsiz olduğunu kabul ederken, [Dahl] bir azınlık yönetiminin
olduğunu reddeder (çünkü birbirleriyle rekabet eden seçkinler vardır). --
Poliarşi [ing. polyarchy, çok başşlı yönetim anlamında] adını verdiği-- bu
toplum kusurludur, ancak hala demokratik ve desteklenmeye değer bir toplum
olduğunu savunur. Pratikte, amaçlı olarak yapmıyorsa bile, [Dahl]
demokrasinin rolünü mevcut ataerkil kapitalist devleti meşru kılmak olarak
kabul edenler arasındadır.
Sorunun bir parçası, kuramı pratikle destekleme çabasına giriştiği her
durumda Dahl'in [pratik anlamında] mevcut demokratik kapitalist devletlere
yönelmesinden kaynaklanmaktadır. Bunları model olarak kullanmak,
demokrasinin yapabileceklerini oldukça dar bir çerçevede ortaya koyabilir.
Anarşistler ise aksine tarihsel devrimler üstünde yoğunlaşır (örneğin,
Dolgoff, 1974; Kropotkin, 1986; Voline, 1974).
Anarşistlerin bu devrimlerden çıkardıkları dersler Bookchin (1996) tarafıdan
özetlenmiştir: "Onaltıncı yüzyıl Reform Hareketinin büyük ortaçağ köylü
ayaklanmalarından, modern sanayi işçisi ve köylü ayaklanmalarına kadar,
ezilen halk baskıcı devletlerin yerini almak üzere kendi popüler topluluk
birliği biçimlerini yaratmıştır ... [B]u birlikler, kurumsal olarak, yerel
meclisler ... veya vekalet verilmiş, geri çağrılabilir vekillerden oluşan
temsilciler konseyleri biçimini almıştır" (s. 4). Bu tarihsel örnekler
radikal olarak demokratik olan bir toplumun uygulanabilirliğini kanıtlamaz,
ancak bunun olabilirliği konusunda oldukça fazla sayıda delil ortaya koyar.
DEMOKRASİ KARŞITI ANARŞİST
Anarşizm ve demokrasi arasındaki ilişki, (1870'lerden 1930'lara kadar aktif
olan) büyük İtalyan anarşisti Errico Malatesta tarafından öteki yönden
geliştirilmiştir. Anarşizm içindeki bireyci, örgütlenme karşıtı eğilimin
aksine, Malatesta anarşistlerin kendi aralarında örgütlenmelerini ve emekçi
halkın özörgütlenmelerini desteklemelerini savunmuştur. 1920'lerde, konumuz
üzerine "Ne Demokratlar, Ne Diktatörler: Anarşistler" başlığıyla özetlenen
iki kısa yazı yazmıştır (Malatesta, 1995; s. 73-76 ve 76-79).
Yanlızca ideolojisini anarşistlerin kendisine karşı kullanabilmeleri
nedeniyle olsa bile, [Malatesta] kapitalist demokratik devletin diktatörlüğe
tercih edilir bir şey olduğuna inanır. " ... Sadece eğitsel bir bakış
açısından olsa bile, en kötü demokrasiler her zaman en iyi diktatörlüklere
tercih edilirdir. ... Demokrasi bir yalandır, ... gerçekte oligarşidir;
yani, ayrıcalıklı bir sınıfın yararına bir azınlığın idaresidir. Ancak hala
özgürlük ve eşitlik adına savaşabiliriz ..." (s. 77).
Bundan da görülebileceği üzere, Malatesta'nın demokrasiye olan karşıtlığı,
aslında büyük ölçüde demokratik ideolojinin kapitalizmin ve devletin
meşrulaştırılması için kullanılmasına karşıdır. Ancak bunu bizzat çoğunluk
kuralının reddi ile karıştırır. " ... Bizler ne çoğunluk ne de azınlık
hükümetinin; ne demokrasinin ne de diktatörlüğün tarafındayız. ... Bizler,
... özgür anlaşmanın tarafındayız. ... Bizler, anarşinin tarafındayız" (s.
76).
Demokrasi kavramı, "azınlığın haklarına saygı gösteren çoğunluğun idaresi"
demektir. Ataerkil kapitalizmde, "çoğunluk idaresi", medya ve diğer araçları
kontrol ederek, çoğunluktaki kamuoyunun görüşünü şekillendiren hakim bir
azınlığın idaresi anlamına gelmektedir. Zenginlerin refahına el koyma
girişimlerinin karşısına ise, çoğunluk tarafından daima "azınlık hakları"
getirilir. Ancak "çoğunluk idaresi" ve "azınlık hakları", yönetici azınlığa
ve onların ardından giden önyargılı kitlelere karşı da haykırılır.
Malatesta, en aydınlanmış azınlıkla karşılaştırıldığında çoğunluğun
sıklıkla yanlış olduğuna dikkat çeker. Ona göre eğer çoğunluk yönetirse,
azınlık üstünde diktatörlük kurmalı, kendi iradesini ona dayatmalıdır. Bu
azınlık yönetimi kadar kötü bir şeydir. Eğer çoğunluk azınlığı yönetiyorsa,
çoğunluğun azınlığın haklarına saygı göstereceğine nasıl güvenilebilir? Bu
nedenlerle, Malatesta çoğunluk kuralını ilkesel olarak reddeder. Bu
görüşlerin cevaplanması gerekmektedir.
İnsan hakları mücadelecileri hayatın pekçok alanında, kolektif
karar-alınmasına gerek olmadığını uzunca bir süre iddia ettiler. Cinsel
tercih gibi alanlarda, çoğunluğun azınlığa dikte etme hakkı yoktur. Bugün
çok sayıda insan, azınlıktaki bir cinsel pratiği uygulayan "anlaşmalı
yetişkinler"in haklarına saygı gösterir. Thomas Jefferson'un dinsel
özgürlükler için söylediği üzere, "Komşumun yirmi tane tanrı veya Tanrı
olmadığını söylemesinin bana hiçbir zararı dokunmaz. Bu ne elini benim
cebime sokmaktır, ne de ayağımı kırmaktır" (Dewey, 1957; s. 111).
Anarşistler, bu tip kendiliğinden seçilen faaliyetler --çoğunluk kuralı
aleminin dışındaki faaliyetler-- için gönüllü birliklerin alanını büyük
ölçüde genişletmeyi hedeflerler.
Ancak kolektif karar-alınımını gerektirecek alanlar hala var olacaktır.
Örneğin, bir topluluğun yeni bir yolun yapılıp yapılmamasına karar vermesi
gerekebilir. Oybirliği en iyisi olacaktır, ancak insanlar sıklıkla
uyuşamazlar. Bir çoğunluk ve bir azınlık bu konuda kutuplaşabilir. Bu sorun,
bir gönüllü birlik meselesi olarak (muhalifler eşyalarını toplayıp başka bir
yere gitmekte özgür olsalar da --ancak diğer toplulukların da yollar inşa
edilip edilmemesine karar vermeleri gerekecektir) ele alınamaz. Yol ya inşa
edilecektir ya da edilmeyecektir. Eğer çoğunluk yol inşa edilmesi lehine
oluşursa; o zaman yapılması karşıtı olan azınlıktan işe katılmaları,
paylarına düşen toplumsal emeği veya toplumsal refahı vermeleri istenebilir.
Her halukarda, kendilerinin arzulamadığı yeni yollara sahip olan bir
topluluk içinde yaşamaları gerekecektir.
Bu polisin değil gerçekliğin dayattığı bir şeydir. Kararın kolektif olarak
alınması gerekir. Eğer çoğunluk kuralınca belirlenmezse, o zaman nasıl
olacaktır bu? Topluluk bu tip kararların oybirliği ile alınması gerektiğine
karar verebilir. Ama eğer herkes görüş birliğine ulaşmazsa ne olacak? Belki
de azınlık öneriyi veto edecektir, çünkü [karar] oybirliğiyle alınmamıştır.
O zaman, çoğunluğun yoluna kavuşmasını engelleyen azınlık kuralı geçerli
hale gelir. Veya, "oybirliğini bloke etmemek" için azınlık sessiz kalabilir.
Bu ise onların red oylarının açıkça ifade edilmesi haklarının reddedilmesi
anlamına gelir. Ben burada bir topluluğun ya da birliğin kararlarını
oybirliğine dayandırma hakkını reddediyor değilim, sadece çoğunluk kuralının
ilke olarak otoriter olmadığını söylüyorum.
Malatesta azınlığın çoğunluk kuralı altında hangi haklara sahip olduğunu
sorar. Azınlıkta kalan görüşlere sahip olanların, her türlü karar almaya
katılma hakkı vardır. Çoğunluğun kendi görüşlerini kabullenmesini deneme
hakları vardır. Eğer bir oylamayı kaybederlerse, katılmaya devam ederek yeni
bir çoğunluk oluşturmayı hedefleyebilirler. Belki de yakın gelecekte
yeterince topluluk üyesini yeni yolun yapılmasının bir hata olduğuna ve
yıkılması gerektiğine, veya en azından yenilerinin kurulmamasına ikna
edeceklerdir. Diğer konularda çoğunluğu oluşturabilecektir.
Azınlık hakları, çoğunluk idaresinin asli bir unsurudur. Azınlığın görüşleri
de dahil olmak üzere, eğer topluluk üyeleri tüm düşünceleri duyma şansına
sahip değilse, o zaman meseleler üzerinde gerçekten de karara vardıkları
söylenemez. Kapitalist demokraside azınlık görüşlerin (zor kullanımı veya
yanlızca para yokluğu veya medyada yeterince bahsedilmemesi yüzünden)
bastırılması, azınlık idaresinin çoğunluğun yöneten olduğu aldatmacasını
yaratmasının yollarından birisidir.
Aynı zamanda herhangi bir azınlık diktatörlüğünün aksine, azınlık hakları
çoğunluk idaresi altında en güvenli durumdadır. Çoğunluk idaresi ve azınlık
hakları birbirinin karşıtı değil, aksine birbirini gerektiren şeylerdir.
Demokrasi konusunda, Malatesta "serbest anlaşma"ya karşı çıkar. Ancak ortada
böyle bir zıtlık yoktur. İnsanlar gönüllü birlikler oluşturmak üzere
serbestçe anlaşabilirler --bu ister pulları değiş tokuş etmek için, isterse
ayakkabı üretmek için olsun. Ancak peki bu birlikler nasıl
çalıştırılacaktır? Olasıdır ki, insanlar herşey üstünde tam olarak
uyuşamayacaklardır. Herkesin uyuşma içinde olmadığı her durumda birlikleri
dağıtmanın dışında başka bir çözüm sürecinin olması gerekir. Bu süreç
demokrasidir. Anarşistler demokratik bir devlet taraftarı değildirler, ancak
demokratik bir toplum, bir "yaşam tarzı" olarak demokrasinin tarafında
olabilirler. Anarşizm devletin olmadığı bir demokrasidir.
DEMOKRASİ İÇİN ANARŞİZMİN ÖNEMİ
Bu neden önemlidir? Radikallerin anarşizmi içine almayan bir demokratik
kuram geliştirmeye çalıştıkları zaman, neler olduğunu görebiliriz. Bu,
"demokratik sosyalizm"in yeniden dillendirilmesinden, reformist devlet
sosyalizminden başka bir şey değildir. Örneğin, David Trend'in Radical
Democracy'sisi (1996) büyük ölçüde Amerikan Demokratik Sosyalistleri'nin
üyelerince yazılmış makalelerden oluşmaktadır. Kendi sosyalizmlerinin
devletçilikle tanımlanmasından bir nebze utanç duymaktadırlar, ancak
ekonomiye müdehale etmek üzere mevcut devleti kullanmaktan başka bir
alternatifleri yoktur.
Gerçekten de radikal olan bir demokratik kuram, mevcut ataerkil/ırkçı
kapitalist devletin hakikaten demokratik olduğunu şiddetle reddecek;
toplumsal olarak tamamen yabancılaşmış, bürokratik-askeri devlet makinasına
karşı çıkacak; ve bunun yerine [halk] meclislerinin ve birliklerin
demokratik federasyonunu öne çıkaracaktır. Bundan daha azı toplumumuzun ve
devletinin demokratik olmayan --anti-demokratik-- doğasını parlatmaya
yarayacaktır.
Sosyalizmi içeren önemli bir radikal demokratik kuram geliştirme girişimi,
Chantal Mouffe ve çevresindekiler tarafından yapılmıştır. Kendi "radikal
demokrasi" kuramının mevcut devlete bir alternatif olmadığının, ancak onun
bir uzantısı olduğunun farkındadır. "Bizim savunduğumuz şey, bir tür
'radikal liberal demokrasi'dir --bunu liberal demokratik rejimin
reddedilmesi veya toplumun yeni siyasi biçiminin bir kurumu olarak ortaya
koymuyoruz" (1992; s. 20). Onun amacı, "... demokrasiyi liberal-demokratik
rejimin çerçevesi içinde genişletmektir" (1992; s. 3). Birer hedef olarak,
doğrudan demokrasiye ve topluluğa karşı eleştireldir.
Aslında devletle doğrudan uğraşıyor gözüktüğü tek yer, "devlet"in
karşısındaki "sivil toplum"u [savunanlara] muhalefet edenlerle ilgili
tartışmasıdır (Laclau ve Mouffe, 1985). --Kapitalizmin, ataerkilliğin ve
ırkçılığın alanı [olan]-- "sivil toplum"un, devletten kurtuluşun zemini
olmadığını göstermek zor değildir. Ancak, diğerlerinin yanısıra sınıfların,
toplumsal cinsiyetlerin [ing. gender] ve ırkların mücadelelerini içeren,
ezilen ile ezen arasındaki gerilime dayanan "sivil toplum" içsel olarak
çelişkilidir. Özgürlük doğrultusunda aşağıdan gelen bu basınç, tüm toplumsal
ilerlemenin kaynağını oluşturur.
Mouffe devletin de içsel olarak çelişkilerinin olduğunu iddia eder, bu
nedenle devleti bu hali yüzünden reddetmek yanlış olacaktır. Örneğin,
devletin toplumsal cinsiyet farklılıklarını giderici veya yoksul ülkelerdeki
toprak ağalarına karşı köylüleri savunan bir yasayı kabul edebileceğini
belirtir. Bu doğrudur, ancak bunlar bir şirket yönetimin işçilerine teklif
edebileceği terfiler benzeri şeylerdir. [Şirket yönetimi] bunu işçiler
zorladığı için, veya uzak görüşlü olduğu ve bunun işçiler sendika kurmadan
önce kendisine faydalar sağlayacağı için yapabilir --ancak sebebi ne olursa
olsun, yönetim kapitalist ve işçi düşmanı olmaya devam edecektir. Devletin
içinde olduğu üzere, yönetimin içinde de ayrılıklar vardır; ancak bunlar
ezilenlerin en iyi nasıl bastırılacağının ve/veya asimile edileceği
[konusunun] dışında yer alır. Ne yönetim ne de devlet, işçilerin, kadınların
ve köylülerin dostudur.
Laclau ve Mouffe, devletin "sivil toplum"a karşı çıktığı zamanların da
olduğunu eklerler. "... Bu, Doğu Avrupa'da veya Somoza'ların
Nikaragua'sındaki gibi, devletin toplumun geri kalanına zorla dayatılan bir
bürokratik ura [ing. excrescence, fazlalığa] dönüştürüldüğü zaman
gerçekleşen bir şeydir ..." (s. 180). Yani onlara göre, çoğunluğun rejimi
desteklediği ABD gibi ülkelerde, devlet bürokratik-askeri bir ur değildir.
Bu görüş, ABD'nin çoğunluğu da dahil olmak üzere, pekçok kişi tarafından
kabul edilen bir görüştür. Bu doğrultuda iddialarda bulunulabilir, ancak ben
bunun nasıl olup da "radikal" olarak adlandırıldığını anlıyamıyorum.
ANARŞİZM İÇİN DEMOKRASİNİN ÖNEMİ
Demokratik kuramın anarşizme ihtiyacı varsa, anarşizmin de demokrasiye
ihtiyacı vardır. Anarşizmin tarihinde otoriter bir eğilim vardır. Bu ırkçı,
Yahudi karşıtı, ataerkil olan; ve birliklerin federasyonu sayesinde
kendisini Fransa'yı yöneten bir diktatör olarak tasavvur eden Proudhon ile
başlar (Draper, 1970). "Anarşizmin ikinci babası" Bakunin ise, kitlesel
örgütleri perde arkasından yönlendirecek gizli topluluk örgütlenmeleriyle
uğraşıp durmuştur (Guerin, 1970; Woodcock, 1962). Anarşist teröristler ve
(Unabomber da dahil olmak üzere) bombacılar, halktan yoksun (veya
karşısında) olan seçkin kahramanlar olarak hareket etmişlerdir.
O zamandan bugüne değin, anarşistler sıklıkla ya reformizme (mevcut devletin
desteklenmesine) veya devrimci diktatörlüğe teslim olmuşlardır. Proudhon
sonunda Fransız parlamentosuna seçilmişti. "Anarşizmin üçüncü babası"
Kropotkin, I. Dünya Savaşı'nda Batılı emperyalist devletlerin ateşli bir
destekleyicisi haline gelmişti. Goodman (1965) ve Chomsky (1994) rahatlıkla
reformist olarak adlandırılabilirler. Anarşistlerin reformizme sağladıkları
bu destek, 1930'ların İspanyol anarşistlerinin, devrimci bir durumla karşı
karşıya kaldıklarında, liberal kapitalist hükümete bakan olmalarıyla ciddi
bir mesele haline gelmişti. Diğer tarafta ise, pekçok anarşist Rus
Devrimi'nin ardından Bolşeviklere katılmıştı. 1960'larda, anarşist-pasifist
Liberation dergisi, Castro ve Ho Chi Minh'in müdafisi [savunucusu] haline
gelmişti. Daha fazla örnek kolayca bulunabilir.
Marksist Hal Draper anarşizmin temel sorunun demokrasiyi reddetmesi olduğunu
öne sürer. "... (A)narşist 'liberterlik' ... demokratik denetimin aşağıdan
kazanılmasıyla değil; en demokratik otorite biçimi olarak düşünülebilecek
olanla, [yani] bireysel ego üstündeki 'otorite'nin tahrip edilmesiyle
ilgilenir" (1969; s. 93). Proudhon'dan alıntı yapar, "İstediği herhangi bir
şeyi yapamayan herkesin --tek başına olsa bile-- hükümete karşı isyan etme
hakkı vardır --ve hatta hükümet [kendi dışında kalan] tüm diğer herkes
[demek] olsa bile." (aynısı). Draperin yorumu şöyledir; "Toplum tarafından
kısıtlanmayan, bu özgürlüğün keyfini çıkarabilecek tek kişi ancak bir
despottur" (aynısı).
Anarşist geleneğin içinde otoriter bir taraf olsa da, hem kuramda hem de
pratikte liberter-demokratik bir tarafın da varlığını reddetmek gülünç
olacaktır. "Demokrasi" kelimesini kullansalar da kullanmasalar da,
sosyalist-anarşistler uzun zamandan beri bürokratik kurumların yerini
özyönetimli birliklerin, yani demokrasinin almasını savunmuşlardır (ve,
vurguladığım üzere, güçlü bir şekilde bireyin ve azınlığın haklarının
savunulması zorunlu olarak demokrasiyle veya çoğunluk kuralıyla çelişmez).
Anarşistler kitlesel demokratik işçi birlikleri, halk orduları, özyönetimli
köylü kolektifleri ve işçi kooperafleri örgütlemişlerdir. Keza Marksizm de
hem demokratik hem de otoriter taraflara sahiptir, ancak ana kanatlarındaki
--sosyal demokrasi ve Stalinizm'deki-- hakiim eğilim (Draper'ın da
katılacağı üzere) otoriter devletçilik olagelmiştir. Marksizm ve anarşizm
arasında, daha demokratik ve daha özgürlük-aşığı bir kurama ve geleneğa
sahip olan anarşizmdir.
Keza, anarşistler kuramcılarıyla da farklı bir ilişki içindedirler. Marksizm
ve Leninizmden farklı olarak, anarşizm tarihsel şahsiyetleriyle
adlandırılmamıştır. Kapital veya Devlet ve Devrim ile karşılaştırılabilir
kutsal bir yazını yoktur. Kurucularının hatalarını reddetmekle ilgili hiçbir
problemi yoktur.
Ancak Draper önemli bir noktayı vurguluyor. Anarşizm, demokrasiye karşı
doğası itibariyle düşman olmasa bile, onunla hep zıt ilişkiler
geliştirmiştir. Sosyalist-anarşistlerce farkına varıldığı üzere, bireysel
eğilimler bu açıdan en kötü olanlarıdır. Anarşistler için gerekli olan şey,
anarşizmi aşırı, devrimci demokrasi olarak tanımlamaktır. Anarşizmin
zayıflıkları ortadadır, ancak bunlar anarşist geleneğin içinde kalınarak
düzeltilebilir.
Anarşizmin programı, bürokratik-askeri devlet aygıtının yerine, --pratik
olarak mümkün olduğunca merkezsizleşmiş olan-- halk meclisleri ve birlikleri
federasyonunu geçirmektir. Bu, devletsiz bir demokrasidir. Mevcut devletin
sınırları içinde kalarak, onu "daha demokratik" ("demokratik sosyalizm" veya
"radikal-liberal demokrasi") yapmak amaçlı bütün diğer programlar,
"demokrasi"nin --ataerkil/ırkçı kapitalizmin ve onun bürokratik devletinin--
azınlık yönetiminin ideolojik bir örtüsü olarak kullanılmasına hizmet eder.
KAYNAKÇA:
* Bookchin, Murray, 1995, Toplumsal Anarşizm veya Yaşamtarzı Anarşizme:
Birleştirilemez Bir Uçurum, London: AK Press.
* Bookchin, Murray, 1996, Üçüncü Devrim: Devrimci Çağda Halk
Hareketleri, Cilt. 1, New York: Cassell.
* Chomsky, Noam, 1994, Sırlar, Yalanlar ve Demokrasi, Tucson, AZ:
Odonian Press.
* Dahl, Robert, 1989, Demokrasi ve Ona Karşı Eleştiriler, New Haven:
Yale University Press.
* Dewey, John (editör), 1957, Thomas Jefferson'un Yaşayan Düşünceleri,
New York: Fawcett.
* Dolgoff, Sam (editör), 1974, Anarşist Kolektifler: 1936-1939 İspanyol
Devrimi'nde İşçilerin Kendinden Yönetimi, New York: Free Life Editions.
* Draper, Hal, 1969, "Anarşizmin Babası Üzerine Bir Not", New Politics.
Cilt VIII, sayı 1, s. 79-93.
* Goodman, Paul, 1965, İnsanlar veya Personel: Merkezsizleşme ve Karma
Sistem, New York: Random House.
* Guerin, Daniel, 1970, Anarşizm: Teoriden Pratiğe, (M. Klopper,
çevirmen), New York: Monthly Review Press.
* Kropotkin, Peter, 1986, Büyük Fransız Devrimi: 1789-1793, (N. F.
Dryhurst, çevirmen), London: Elephant.
* Kropotkin, Peter, 1993, "Devlet: Tarihsel Rolü", Kropotkin�s
FugitiveWritings, (G. Woodcock, editör), Montreal: Black Rose Books, s. 159-201.
* Laclau, Ernesto, and Mouffe, Chantal, 1985, Hegamonya ve Sosyalist
Strateji: Radikal Demokratik Bir Siyasete Doğru, New York: Verso.
* Lenin, V.I., 1976, Seçme Eserler, Moscow: Progress Publishers.
* Malatesta, Errico, 1995, Anarşist Devrim: Polemiksel Makaleler
1924-1931, (V. Richards, editör), London: Freedom Press.
* Mouffe, Chantal (editör), 1992, Radikal Demokrasinin Boyutları:
Çokçuluk, Yurttaşlık, Topluluk, New York: Verso.
* Mouffe, Chantal, 1996, "Radikal Demokrasi Mi, Liberal Demokrasi Mi?",
D. Trend (editör), Radikal Demokrasi, New York: Routledge, s. 19-26.
* Morrison, Roy, 1995, Ekolojik Demokrasi, Boston: South End Press.
* Trend, David (editör), 1996, Radikal Demokrasi: Kimlik, Yurttaşlık, ve
Devlet, New York: Routledge.
* Tucker, Benjamin R., 1888, Devlet Sosyalizmi ve Anarşizm: Ne Kadar
Uyuşur ve Hangi Hususta Farklılaşır, Alpine, MI: Charles W. Bergman.
* Voline, 1974, Bilinmeyen Devrim: 1917-1921, Montreal: Black Rose
Books.
* Wood, Ellen Meiksins, 1995, Kapitalizme Karşı Demokrasi: Tarihsel
Materyalizmi Yenilemek, Cambridge: Cambridge University Press.
* Woodcock, George, 1962, Anarşizm: Liberter Fikirlerin ve Hareketlerin
Tarihi, New York: World Publishing.
Çeviri: Anarşist Bakış
Çevirenin Notu: Çevirenin metine yaptığı eklemeler, açıklamalar vb, [...]
ile gösterilmiştir.
http://uk.geocities.com/anarsistbakis/makaleler/price-asiridemokrasianarsi.html
Kaynak: "Anarchism As Extreme Democracy", The Utopian, Sayı 1, Ağustos 2000.
*******
****** A-Infos Haber Servisi ******
Anarşistlerle ilgili ve anarşistleri ilgilendiren haberler
******
BİLGİ: http://ainfos.ca/org http://ainfos.ca/org/faq.html
YARDIM: a-infos-org@ainfos.ca
ÜYELİK: lists@ainfos.ca adresine e-posta'nın ana
kısmında "subscribe listeadı eposta@adresiniz"
içerikli e-posta atın. Üyelikten çıkmak için ise
"unsubscribe listeadı eposta@adresiniz" içerikli mail
atın.
Tüm listeler için seçenekler: http://www.ainfos.ca/options.html
A-Infos Information Center