A - I n f o s
a multi-lingual news service by, for, and about anarchists **

News in all languages
Last 40 posts (Homepage) Last two weeks' posts

The last 100 posts, according to language
Castellano_ Català_ Deutsch_ Nederlands_ English_ Français_ Italiano_ Polski_ Português_ Russkyi_ Suomi_ Svenska_ Türkçe_ The.Supplement
{Info on A-Infos}

(tr) GELECEĞİ OLAN BİR ANARŞİZM - ÇEK CUMHURİYETİ

From Worker <a-infos-tr@ainfos.ca>
Date Sun, 7 Sep 2003 18:16:43 +0200 (CEST)


________________________________________________
A - I N F O S H A B E R S E R V İ S İ
http://www.ainfos.ca/
http://ainfos.ca/index24.html
________________________________________________

GELECEĞİ OLAN BİR ANARŞİZM - ÇEK CUMHURİYETİ
İrlanda’daki Workers Solidarity Movement (İşçilerin Dayanışma Hareketi)
tarafından yayımlanan Red & Black Revolution dergisinin 1998 tarihli 4.
Sayısında yayımlanan söyleşide, Kevin Doyle Çek Cumhuriyeti'ndeki
Solidarita Örgütü'nden Vadim Barák ile, devrimci hareketin yeniden
yapılandırılması sürecinde anarşistlerin karşılaştıkları sorunlar ve
olasılıklar üzerine konuştu.

S: Çek Cumhuriyeti'nde 1989 yılına kadar var olmuş eski 'Komünist'
sisteme nasıl bakıyorsunuz? Olumlu yanları var mıydı?

Y: Şu anımsanmalıdır ki, Komünist Parti Macaristan, Polonya ve Doğu
Almanya'da Sovyet askeri güçleri aracılığıyla iktidara taşınırken,
Çekoslovakya'da demokratik seçimlerde aldığı ezici bir oy çoğunluğuyla
iktidarı elde etti. Ne ki, 'eski Komünist sistem' olarak tanımladığınız
şeyin gerçek sosyalizmle hiç bir ilintisi yoktu. 1989'a kadar ayakta
kalan rejim, Çek Anarşistleri'nin yüzyıl başında öngördükleri bütün
yanlışlara saplandı. KP bürokrasisi işçiler adına devlet erkini ele
geçirdi. Sol ve sağ muhalefet katledildi, sıradan insanların Parti
denetimi dışında
örgütlenmesinin ve 'dünya üzerindeki en yetkin demokrasi'ye karşıt
düşüncelerin ifade edilmesinin önüne geçmek için, sivil haklar ve insan
hakları ortadan kaldırıldı. Sanayinin ulusallaştırılması işçilerin
denetimiyle değil, merkezi bürokratik yönetimle sonuçlandı. Tarım güç
kullanılarak kolektifleştirildi. Norm haline dönüşen ve demokratik
olmayan merkezi planlama, toplumun bütününün değil nomenklatura'nın
çıkarlarını gözetti. Zaman geçtikçe verimlilik dibe vurdu.

S: Çekoslovakya'da Kadife Devrim'e (1989) giden süreçte anarşist bir
etkinlik var mıydı?

Y: Evet, Sol Alternatif adlı yasadışı partide anarşist bir azınlık vardı.
Küçük bir partiydi ve çoğunlukla demokratik ve devrimci sosyalizmin
farklı akımlarından gelen entelektüeller ve öğrencilerden oluşuyordu.
Buradaki insanlar Komünist rejime karşıydılar ve işçilerin özyönetimine
ve doğrudan demokrasiye dayalı bir sosyalizm programı izliyorlardı.
İfade ve örgütlenme özgürlüğü olmadığı için, Sol Alternatif işçi sınıfı
içinde etkin olan bir örgüt olmaktan ziyade, bir tartışma platformu
olarak kaldı. Kadife Devrim sırasında Sol Alternatif sıradan insanlar
arasında biraz olsun inanırlılık kazandı ve Prag'da -devrimin merkezi-
gerçek bir işçi sınıfı alternatifi olmak konusunda önemli adımlar attı.
İlk yerel seçimlerde Prag'da 10 000 insan Sol Alternatif'e oy verdi. Ama
sonrasında devrim, kariyerci elitist entelektüeller ve eski Komünist
bürokratlar tarafından gasp edildi. Bunlar, yoğun bir propaganda
kampanyasıyla Yurttaş Forumu adlı hareketi ve devlet aygıtını ellerine
geçirdiler. Sonuçta insanlar demokrasi ile birlikte sosyalizmin
yaşanamayacağına ve tek yolun batılı 'pazar ekonomisi' düşüncesinden
geçtiğine inanmaya başladılar.

Bu yeni durumda Sol Alternatif tekrar yalıtılmış tartışma çevreleri
toplamına dönüştü. Bunun sonuçları ölümcül oldu. Öne çıkan isimlerden
kimileri pazar taraftarı bir konuma yönelirken, sekterizm ortaya çıktı ve
iç çatışmalar hareketin sonunu getirdi.

S: Çek Cumhuriyeti'nde anarşist düşünce nasıl bir tarihe sahip?

Y: Anarşizm burada 1880'li tarihlerde Avusturya-Macaristan monarşisine
karşı yurtsever ve özgürlükçü bir hareket olarak başladı. Sosyal
Demokrat Parti kurulduğunda partinin sol kanadını Özgürlükçü
Sosyalistler temsil ediyordu ama bir kaç yıl sonra bu kanat ayrılmaya
zorlandı. Birinci Dünya Savaşı'na dek Özgürlükçülük içindeki en güçlü
akım Anarko-Sendikalizm idi. Çek Anarko-Sendikalizmi özellikle Kuzey
Bohemya'daki maden bölgelerinde güçlüydü. Anarko-Sendikalistler kendi
işçi birliği federasyonlarını Çek Genel Sendika Federasyonu (ÇGSF) adı
altında kurmayı başardılar. Devlet yaptığı baskılarla 1908 yılında
ÇGSF'yi lağvetti, ama işçiler arasındaki Sendikalist ruhu ortadan
kaldıramadı. Bunun sonucunda Yerel Madenciler Sendikası gibi işçi
birlikleri kuruldu. 1914 yılında Çek Anarko-Komünistleri Federasyonu
(ÇAKF) kuruldu. Sendikalistler ve Anarşistler, Proletar gibi bir çok
gazete yayımladılar. Anarşistler tüketici kooperatifleri oluşturdular.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Çek Özgürlükçü hareketi yoğun bir baskı
altına alındı. Militanların çoğu ya hapsedildi ya da cepheye sürüldü; pek
çoğu öldü. Sendikalizmden farklı olarak ÇAKF savaş sonrasında hayatta
kalmayı başardı. 14 Ekim 1918'de ÇAKF militanları, sol Sosyal
Demokratlarla birlikte 24 saatlik bir genel grev düzenlediler. Bu eylem
Avusturya-Macaristan monarşisinin ulusumuz üzerindeki egemenliğinin sona
erdiğini ilan ediyordu. O ana dek imparatorluktan ayrılmaya pek
yanaşmayan Çek milliyetçisi siyasetçiler, imparatorlukla bağımsızlık
görüşmelerini başlattılar. Greve gidenler ulusal bağımsızlık hakkımızı
ve Çek Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulmasını talep ediyorlardı. Bir
günün sonrasında grev Sosyal Demokratların çağrısıyla sona erdirildi. 28
Ekim'de sıradan insanlar -özellikle Prag'da- çökmekte olan
Avusturya-Macaristan otoritelerine son darbeyi indirmek için
ayaklandılar. Bu sırada önde gelen
Anarşist-Komünistler Leninizme kaymaktaydılar. Bunlardan biri yeni
kurulan cumhuriyetin meclisinde vekillik üstlendi; bir diğeri ilk
hükümetin bakanları arasında yer aldı. Dönem üzerindeki Anarko-Komünist
etki hakkında bu olaylar ciddi ipuçları vermekte. 1918 yılında
Anarşist-Komünistler, Çekoslovak Sosyalist Partisi'nin (ÇSP) sol
kanadını oluşturdular. 1923 yılında ise partiden atıldılar. Liderleri
tarafından, 1921 yılında sol Sosyal Demokratlar ve sol
Anarşist-Komünistler tarafından kurulan ve daha sonra Bolşevizme kayan
Komünist Parti ile birleşmeye yönlendirildiler. (Bu arada Lenin'in
yazılarının ilk çevirileri de Anarşist-Komünistler tarafından
gerçekleştirilmişti.) Bu son adım Bağımsız Sosyalist Parti'nin
kurulmasıyla sonuçlandı. Sendikalizmden kalan son insanların
(Anarşist-Komünistlere bağlı Çekoslovakya Madenciler Birliği)
muhalefetine rağmen BSP 1925 yılında federalist ve diğer anarşist
ilkeleri terkederek KP'ye katıldı.

S: Kendi oluşumunuzdan da bahsedebilir misiniz? Solidarita tümüyle yeni
bir örgüt mü? Yoksa başka bir örgüt içinden mi geliyor?

Y: Solidarita, kökleri Sol Alternatif'e uzanan Anarko-Sendikalist
Federasyon'un (ASF) içinden çıktı. 1990 yılının sonrasında, pazar
ekonomisi üzerindeki yanılsamaların yoğunlaştığı ve bunun sonucu olarak
solun (hem pazar yanlısı solun hem sosyalist solun) büyük bir yalnızlığa
düştüğü dönemde ASF de sekterizmin ve dogmaların içine gömüldü. Halen
kendini bunlardan kurtarabilmiş değil. Buna karşın, bu sorunlu dönemin
ardından bir değişim de geldi: Sendika direnişleri gerçekleştirildi;
öğrenciler üniversite öğrenimine getirilen harçlara karşı tepki
göstererek savaştılar; çevreci kampanyalara halkın ilgisi giderek
yoğunlaştı; çalışan nüfus içindeki hoşnutsuzluk arttı. ASF içindeki bir
azınlık yükselen bu heyecan içinde yeralabilmek için elinden geleni
yaptı ve bu mücadelelerde elde ettiği deneyimi ASF içindeki tartışmalara
taşıdı. Bu tartışmalar ASF'yi etkin ve verimli bir özgürlükçü örgüt
haline dönüştürmeliydi. Ne ki, ASF içindeki çoğunluk bizim önerilerimizi
tartışmayı reddetti ve bunun üzerine Federasyon'u terk etmek zorunda
kaldık. Bu tarihten itibaren (1996) Solidarita kendini yapılandırmaya
başladı. Kuramsal ve örgütsel gelişimimiz henüz tamamlanmadı. Yerel ve
ulusal ölçekteki direnişlere sürekli katılarak ve tartışarak bir deneyim
birikimi elde ettik ve düşüncelerimize açıklık getirdik. Kendimizi
Anarko-Sendikalist ya da Özgürlükçü Sosyalist olarak tanımlıyoruz.

S: Diğer Anarşist örgütler hangileri?

Y: Son dönemde bayağı değişiklikler yaşandı. Bir yıl öncesine kadar,
başlıca üç örgüt vardı -yeni kurulan Kuzey Bohemya Özgürlükçü
Federasyonu (KBÖF), Çekoslovak Anarşist Federasyonu (ÇSAF) ve Çekoslovak
Devrimci Anarşistler Federasyonu (ÇSDAF).

ÇSDAF biraz önce bahsettiğim ASF'den geliyor. Bildiğim kadarıyla
dogmatizm ve sekterizm sonucunda parçalanmış durumda. ÇSDAF siyasetini
gerçekler üzerine temellendirmiyor, bu yüzden onlarla pek alışverişimiz
yok. Buna karşın hem KBÖF, hem ÇSAF anarşist akımları birleştirme çabası

içerisindeler. Biz Solidarita'dakilerin bu topluluklardan farkı şu:
Solidarita örgütünün kuramı ile pratiği bir. Ortak bir programla biraraya
geldik ve örgütümüzün siyasetinin uygulanması konusunda her birimiz eşit
derecede sorumluyuz. Ama Solidarita ile bu diğer iki örgüt arasında
(KBÖF ve ÇSAF) ortak üyelikler aracılığıyla bir örtüşme de var. Geçen
yıl ÇSAF bölünmeye uğradı ve Toplumsal Anarşistler Federasyonu (TAF)
adlı yeni bir topluluk oluştu. Bundan sonra TAF oldukça önemli bir
gelişim gösterdi. Platform'u siyasal tutumlarının önemli bir kısmına
içselleştirdiler. Bu da onları Solidarita ile benzer bir konuma getirdi.
TAF yoğun bir propaganda çalışması yürütüyor ve bu günlerde bir birleşme
perspektifi içinde bizimle ve diğer Çek sendikalistleriyle görüşme
halindeler. Bu görüşmelerde bazı eski KBÖF üyeleri de (KBÖF
sendikalistler ve yeşil anarşistler arasındaki bir ayrışmadan dolayı
artık ortadan kalktı) yer alıyor. Bütün bu
gelişmelerin sonucunda sınıf mücadelesi anarşizmine yönelen yeni bir
anarko-ssendikalizm için büyük adımlar atılabilir.

(Çek Cumhuriyeti'ndeki 'Serbest Pazar' çılgınlığı; kiralarda, elektrik,
yakıt ve ısınma ederlerine Temmuz 1998'de yapılan zamlar, Çek nüfusunun
üçte ikisini yoksulluk sınırına getirdi. İşsizlik sıfırdan yüzde 7'ye
(350 000 insan) çıktı. Durum daha da kötüye gideceğe benziyor. Çek
Cumhuriyeti'nin IMF'li 'idarecileri'nin bu yılın başında dayattıkları
faiz oranı gelecek yıl Çek girişimlerine yüzde 40-60 oranında bir çöküş
yaşatacak. )

S: Şu sıra Çek Cumhuriyeti'nde ne gibi sendikalar mevcut?

Y: Alışılagelmiş bürokratik pazar yanlısı, toplumsal ortaklığa inanan
sendikalar var. Hükümet ve işçiler arasında sürdürülen sonu gelmez ve
verimsiz görüşmeler üzerinde temellendirilmişler. Emek gücünün yüzde
40'ını örgütlemiş ve Eski Komünist Devrimci Sendika Hareketi çıkışlı bir
çok işçi birliği federasyonuna dağılmış durumdalar. KP halen küçük bir
sendika federasyonuna sahip ama tamamıyle edilgen ve önemsiz konumda. Şu
an en güçlü federasyon Çek ve Morovya Sendikaları Meslek Odası (ÇMSMO).
Dikkat çekici bir diğer federasyon ise daha küçük boyuttaki Tarım
İşçileri Meslek Sendikası. ÇMSMO'ya bağlı işçi birlikleri bütün siyasal
partilerden bağımsız olduğunu iddia ediyor, ama federasyonun liderleri
Sosyal Demokrasi'ye yakın olduklarını ifade ediyorlar. Üst yönetimden
pek çok isim meclis için yapılan iki seçime de adaylıklarını SD'den
koydular. İlgi çekici bir istisna ise, gerçekten tüm partilerden
bağımsız ve kamu hizmetlerine dayatılan pazar ilkelerine ve
demiryollarının özelleştirilmesine "Hayır!" diyebilen Demiryolları
İşçileri Meslek Sendikası Birliği (DİMSB). Şubat 1997'de DİMSB 1989
sonrası dönemin en ciddi grevini örgütledi ve şu anda onlar ülkemizdeki
en ileri sendika kuşkusuz. ÇMSMO yönetimi DİMSB'yi Anarko-Sendikalist
olmakla bile suçladı!

Canlılık taşıyabilecek ve yeniden savaşım verebilecek diğer sendikalar
ise ÇMSMO içindeki madenciler, metal işçileri ve öğretmenlere ait
birlikler. Geriye kalanlar ise eski Komünist sendikalar gibi hareket
etmekteler ve ölmek üzereler. Böylesi sendikaları ilgilendiren tek şey
bürokrasiyi besleyebilmek için gerekli parayı toparlayabilmek ve üyeler
için Noel hediyeleri satın alıp tatil gezileri düzenlemek. Şu an
hükümet, hastanelerin beşte birini kapatmak ve aylıkları düşürmek
istiyor ama Sağlık Emekçileri Meslek Birliği (SEMB) bu konuda hiç bir
şey yapmıyor. Yapılan tek şey ÇMSMO'nun hükümetin sertlik siyasetine
karşı düzenlediği gösteriye katılmak. İşçilerin onları terk etmesine
şaşmamalı! Gerçekte KP sendikalarındaki insanlar harekete geçme
geleneğinden onyıllarca uzak kalmışlar ve liderlerinin kendileri için
bir şeyler yapmasını bekliyorlar ve belirttiğim gibi SMEB yöneticileri
elleri kolları bağlı oturuyor.

S: Solidarita'nın sendikalarla ilgili konumu ne? Yeni oluşan sendikalist
işçi birliklerini destekliyor musunuz?

Y: Mevcut sendikalarla olan bütün sorunlara rağmen -bunlardan bazılarını
biraz önce özetledim- bunların içinde çalışmak gerektiğine inanıyoruz.
Bunların gerçek işçi sınıfı örgütleri olduklarına inanıyoruz. Bu gibi
örgütlerin içinde, 'işçiler tarafından işçiler için yönetim' ilkesini
içeren, temsilcilerin hemen görevden alınabileceği ve böylece işçilerin
kendi mücadelelerini denetim altında tutabilecekleri, mücadeleci ve
demokratik bir alternatif-sendikalizmi savunuyoruz. Sendikalar sadece iş
yerinde değil, topluluklar içinde de etkin olmalılar. Irkçılığa ve
faşizme karşı mücadelelere, çevreci kampanyalara katılmalılar. Nihai
amaçları pazar diktatörlüğü altındaki toplumu, toplumsal adaleti,
işçilerin özyönetimini, tabana dayanan demokrasiyi sağlayacak Özgürlükçü
Sosyalist bir topluma dönüştürmek olmalı. Bu tip sendikaların
oluşabilmesi için, bizim verili sendikalar içinde etkin biçimde
çalışmamız ve sendika tabanlarının örgütlenmeler ve savaşımlar üzerinde
kendi denetimini oluşturmak yönünde mücadele vermesi gerekir.

Biraz önce bahsettiğim TAF örgütü de 'burada ve şimdi' sendikalarıyla
birlikte çalışmanın gerekliğini görecek konuma geldi. Bu önemli bir
gelişme.

S: 'Pazar stili ekonomi'ye geçiş işçiler üzerinde ne gibi etkiler
yarattı?

Y: Pazar ekonomisi halkın yaşanabilir koşullar ve özgürlük konusundaki
bütün umutlarını bir kenara itti. Kuşkusuz daha fazla ürün satın
alabiliyoruz ve ekmek ya da tuvalet kağıdı gibi temel gereksinimlerde
kıtlığa rastlanmıyor, ama şimdi her şey çok pahalı. Genel olarak,
bugünkü yaşam standardımız Komünist Diktatörlük dönemindekinden daha
aşağıda. Aylıklar ve emeklilik maaşları 1990 yılındakinden -iktisadi
dönüşümün başladığı tarih- daha düşük ve yüksek vergiler ödemek
zorundayız. Bunun yanında, vergilerden gelen parayla finanse edilmesine
alıştığımız ilaç, çocuk kitapları, dişçi muayenesi gibi pek çok hizmet
için artık ödeme yapmak zorundayız. Ederler gelirlerden daha hızlı
biçimde artıyor. Ortalama aylık miktarı 200£ civarında, ama işçilerin
yüzde 62'si bu ortalamanın altında aylık alıyor ve sadece yüzde 5'in
-bunlarda şirket yöneticileri- aylık kazançları 400£ 'u aşıyor.

S: Oldukça yoğun bir özelleştirme seferberliği de yaşandı burada. Neler
oldu?

Y: İşçi sınıfından insanlar, pazar yanlısı siyasi güçler tarafından,
özelleştirmenin bütün sorunları çözeceğine ve herkesi zengin bir hissedar
kılacak toplumu yaratacağı konusunda kandırıldı. Herkesin gönenci
artacak ve üretim çevreye zarar vermeyecekti. Bunların hiç biri
gerçekleşmedi. Özelleştirilen şirketler sonuçta ya kamu bankalarının ya
da sadece en iyi girişimleri satın alan (Komünist devlet yönetiminde
bile yüksek kazanç sağlayan sektörler) yabancı yatırımcıların ellerine
düştü (Volkswagen'ın Skoda'yı satın alması örneğin). Bir çok işletme de,
'mülk sahibi yeni ve agresif bir sınıf'ın elinde kaldı. Bu insanlar,
açıkça hırsızlıktan, inanılmaz kazançlar elde etti. Hükümet bunlara göz
yumdu. Bankaların, fabrikaların ve özelleştirme fonlarının idare
edilmesiyle görevlendirilen kimselerden bahsediyorum.

Özelleştirme sonucunda çalınan mülkün karşılığının yüz milyarlarca Çek
kronuna vardığı tahmin ediliyor. Ne kadar büyük bir sermayenin söz konusu
olduğu konusunda bir fikir edinebilmeniz için Çek ulusal hasılasının 1
600 milyar kron olduğunu belirteyim. Hükümetin, IMF'nin kamu
harcamalarının, işsizlik sigortası ve emekli maaşı ödemelerinin
kısılması konusunda yaptığı tavsiyelere harfiyen uyduğu da unutulmamalı.
IMF/Hükümet ısıtma, elektrik ve yakıt harcamalarına ayrılan ödenekleri
de yürürlükten kaldırdı ve maaşların ve sanayide yapısal yenilemeler
yapmak için ayrılan fonların düşürülmesi için baskı uyguladı. Bu kamu
sektöründe çalışan on binlerce emekçinin işsiz kalması; okul ve
demiryollarının kapanması, işsizlik oranının artması anlamına geliyordu.
Halkın yarısından fazlasının Stalinist ekonominin kötü olduğuna, ama
pazar ekonomisinin ondan daha iyi olmadığına inanması şaşırtıcı
olmamalı!

S: Yaşam standardlarına karşı düzenlenen saldırılara halk nasıl direndi?

Y: Hükümetin kemer sıkma siyasetine karşı Kasım 1997'de geniş çaplı bir
gösteri düzenlendi. Ayrıca yaşam standardlarına karşı girişilen
saldırılar, Klaus yönetimindeki sağ kanat hükümetinin düşmesinin de (bu
yılın başında) başlıca nedeni. Halk seçimler aracılığıyla bir çözüme
ulaşacağını umuyor ama boşuna. Sosyal Demokratlar bütün radikal
vaatlerini askıya aldılar. Seçimlerde kazançlı çıkmış olmalarının tek
nedeni Klaus'a karşı duyulan büyük hoşnutsuzluk. Zaten Sosyal
Demokratlar seçimin hemen ardından Klaus ve onun serbest pazarcı
ahbaplarıyla 'ittifak'a girdiler. İyi niyetle SD'ye oy vermiş halkın
sırtına saplanan bir bıçaktı bu. Daha çok yolumuz var ama olanlara
müdahale etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Pek çok sosyalist topluluk
tarafından oluşturulan Genel Grev İnisiyatifi içinde yer aldık. Kira
artışları konusunda da çalışmalar yaptık. Solidarita hükümet ve yerel
konseylere karşı yüksek kiraların ödenmemesini savunan broşürler
dağıttık. Büyük kasabalar ve kentlerde taban kazandıkça, daha etkin
olabilme şansını elde edeceğiz. Stalinist yıllar boyunca kendiliğinden
harekete geçmeye dair bir gelenek oluşturamayan insanların atomize bir
konumda olduklarını görmeliyiz. Yapacak çok şey var, ama gerçekçi
olduğumuz kadar umutluyuz da.

S: Çek Cumhuriyeti'nde anarşizme bakış nedir? Eski Komünistlerle
karıştırıldığınız oluyor mu?

Y: Evet, sıklıkla, ama insanlar farkı fazla zaman geçmeden algılıyor. Ama
artık KP ile karıştırılmak eskiden olduğu gibi sorun yaratmıyor. Pazar
yanlısı yanılsamalar paramparça oldu ve anti-komünist isteri çözüldü
gitti. Bir çok insan kapitalizmin tek olumlu yanının, getirdiği görece
özgürlük olduğunu, ama iktisadi anlamda komünizm ve kapitalizm arasında
hiç bir fark olmadığını düşünüyor. Solidarita özgürlükçü sosyalizmin bir
alternatif olduğuna inanıyor: özgürlük + sosyalizm. Toplumsal adalet,
işçilerin özyönetimleri, sıradan insanlar için tabana dayanan demokrasi
gibi düşüncelerin gerçeklik kazanması için savaşıyoruz. Dostlarımız,
sınıf arkadaşlarımız, komşularımız farkı görüyor.: "Aramızda en etkin
olan kişiler sizlersiniz; gerçekten bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz;
KP’nin yaptığı tek şey mecliste pineklemek". Daha etkin olabildiğimizde
ve açık ve inanılır bir özgürlükçü siyaset ürettiğimizde anarşist
düşünceleri önemli bir konuma getirebilme şansını elde edebiliriz.

Workers Solidarity Movement için bknz:
http://flag.blackened.net/revolt/wsm.html

Yukarıdaki söyleşinin İngilizce tam metni için bknz:
http://flag.blackened.net/revolt/rbr/rbr4_solidarita.html

--------------------------------------
Kaynak: http://www.geocities.com/liberterian/metinler/



*******
*******
****** A-Infos Haber Servisi ******
Anarşistlerle ilgili ve anarşistleri ilgilendiren haberler
******
TALİMATLAR: lists@ainfos.ca
YANITLAR: a-infos-d@ainfos.ca
YARDIM: a-infos-org@ainfos.ca
WWW: http://www.ainfos.ca/
BİLGİ: http://www.ainfos.ca/org

-A-infos'tan tek dilde ileti almak için lists@ainfos.ca'ya aşağıdaki mesajı gönderin:
unsubscribe a-infos
subscribe a-infos-X
X = en, ca, de, fr, it, pt, vb. (yani, dil kodudur)

A-Infos Information Center