A - I n f o s
a multi-lingual news service by, for, and about anarchists **

News in all languages
Last 40 posts (Homepage) Last two weeks' posts

The last 100 posts, according to language
Castellano_ Català_ Deutsch_ Nederlands_ English_ Français_ Italiano_ Polski_ Português_ Russkyi_ Suomi_ Svenska_ Türkçe_ The.Supplement
{Info on A-Infos}

(tr) Toplumsal Ekoloji #2 - MAHALLE MECLİSLERİ ÜZERİNE YORUMLAR

From Worker <a-infos-tr@ainfos.ca>
Date Fri, 5 Sep 2003 07:56:26 +0200 (CEST)


________________________________________________
A - I N F O S H A B E R S E R V İ S İ
http://www.ainfos.ca/
http://ainfos.ca/index24.html
________________________________________________

MAHALLE MECLİSLERİ ÜZERİNE YORUMLAR (1) - [Arjantin]
José Ingenieros Halk Kütüphanesi Yoldaşları
Buenos Aires şehrindeki mahallelerde, 19 ve 20 Aralık’ta yaşanan
gelişmeler ve bunların sonucu olan ekonomik ve kurumsal durumdaki artan
bozulmadan da önce, insanlar neredeyse kendiliğinden sokak köşelerinde
memnuniyetsizliklerini paylaşmak ve etkili protesto biçimleri tartışmak
için toplanmaya başlamıştı. Fernando De la Rua’nın iktidardan inişini
izleyen iki haftada bu sıradışı olguda artış gözlendi. Yaklaşık yirmi
mahalle meclisi toplandı ve mahalleler-arası meclis (bölge meclisi)
kuruldu. Haftada bir kez toplanan bu mecliste mahalle meclislerinin
önergeleri koordine ediliyor ve şehrin her mahallesinden ortalama 3000
“autoconvocados” (2) katılıyor. Bugün sadece Buenos Aires’te 50’den
fazla meclis çalışma halindeyken, Büyük Buenos Aires’te (ülkedeki en
büyük demografik yoğunlaşmanın olduğu, şehri çevreleyen kentsel kuşak)
ve ülkenin geri kalanında, bu yönde ilk adımlar atılmaya başlandı.

Ülke tarihinde daha önce görülmemiş, yeni başlamakta olan bu doğrudan
demokrasi olgusu karşısında, bu harekete katılım ve gözlemden ortaya
çıkan bazı düşünceleri şu şekilde formüle edebiliriz:

Söz konusu hareketin merkezinde yer alan Buenos Aires nüfusunun çoğunluğu
orta sınıfa dahildir

Mevcut ekonomik modele karşı gelişen protesto ve direniş hareketlerinin
bir kaç yıllık bir gebelik dönemi oldu. Oysa orta sınıf, finansal
güçlerin dikte ettikleri karşısında pasif bir gözlemci pozisyonu alarak,
protesto hareketlerinin marjinalligi üzerinde duran kitle medyasının
yarattığı konsensusu kabul ederek ve bu modelin kendilerine söz verdiği
“avantajlar”dan olabildiğince faydalanarak , genellikle, bu gelişmelerden
habersiz kalmıştı.

Yerel halk ile “karşı karşıya gelme”nin başlangıçtaki nedeni Ekonomi
Bakanı Domingo Cavallo tarafından ortaya konan sağ-kanat sözde finansal
(“corralito” denilen) düzenlemenin toptan reddedilmesiydi. Genel olarak
bu “corralito” küçük ve orta düzeydeki tasarrufun önemli bir kısmının,
bankalar (ve genellikle bunlarla ilişkilendirilen büyük kuruluşlar)
tarafından, bankacılık sektörünü çöküşten kurtarmak amacıyla
kamulaştırılmasını öngören bir girişimi içeriyordu. Bu önlemlerin ucu
sadece fakirleşen orta sınıfa –ki bu kesim koalisyon hükümetinin ana
destekçisi olagelmiştir– doğrudan dokunmadı, aynı zamanda yerel
ekonomide dört yıldan fazla süredir devam eden durgunluğu derinleştiren
iç tüketimde harap edici etkilere de neden oldu. İktidara gelmek için
kullanıldığını ama karşılığında yüz üstü bırakıldığını hisseden orta
sınıfın meclislere katılarak temsili demokrasinin önerdiği geleneksel
katılım biçimlerine karşı büyüyen güvensizlik ve reddedişe maddi
biçimini vermesine yol açan işte bu durumdu.

Zamanla (olayların gerçekleştiği kısa süre içerisinde), meclislerin temel
yönelimleri “corralito” ile ilgili özel konulardan ekonomik model ve
siyasal sistemi ilgilendiren genel sorunlara kaydı. Aynı zamanda meclis
ve “piqueteros” hareketleri arasında bir uzlaşma zemini oluşmaya
başladı. Başka bir sosyo-ekonomik gruplaşmadan gelen bu ikincisinin
neoliberal modele karşı uzun yıllar süren bir mücadele ve direniş
geçmişi olmasına rağmen bir bütün olarak kapitalizme karşı net bir tavrı
yoktu. Bu noktayı, meclis üyeleri ve “piqueteros” hareketi arasındaki
mücadele birliğini, sürecin en olumlu ve ilginç yönlerinden birisi
olarak görüyoruz. Ayrıca hatırlanmalıdır ki mahalleler-arası mecliste
“piqueteros”lar ve bürokratik sendika liderleri tarafından kendi
kaderleriyle başbaşa bırakılan (Bruckman tekstil işçileri ya da Zanon
seramik işçilerinin fabrika işgalleri ve üretimin durdurulması
örneklerinde olduğu gibi), işverenlere (ya da devlete) karşı mücadele
eden, diğer işçi örgütleri temsilcilerinin de katılımı kabul edilmiştir.

Tüm bu meclis hareketi erken dönemlerinde ve ilk adımlarını atmaya daha
henüz başladı. Bu meclislerde siyasal katılım konusunda hiçbir tecrübesi
olmayan yerel halkın yanısıra sol’un her yelpazesinden tecrübeli
militanlar ve pek itibar görmeyen geleneksel partilerin kötü kamufle
edilmiş “pusucu”ları bir arada var olmakta.

Meclisler genelde dönüşümlü koordinatörlük, konuşma zamanı vb. ile yatay
olarak işliyor. İçlerinde, insanlar oldukça özgür bir biçimde konuşuyor
ve her türden fikrin zikredilmesi mümkün olabiliyor: kitle medyasının
yabancılaştırıcı söylemlerini tekrarlayan naif yerel insanlardan,
partinin yabancılaştırıcı söylemlerini tekrarlayan kendini feda etmeye
meraklı militanlara, bayrak ve ulusal marş önünde huşu ile duran “ünlü”
faşistlerden “ara sıra ortaya çıkan” özgürlükçülere vb. Yine de
“sağduyu” üstün geliyor ve kurumların, liderliklerin ve siyasi
partilerin en ufak bir belirtisine karşı ortaya çıkan bariz güvensizlik
algılanabiliyor.

Her meclis diğer hepsine karşı bir özerkliğe sahip. Hiç bir meclis kendi
dışındaki bir meclis için konuşmuyor veya karar vermiyor. Bu özerklik,
merkeziyetçilikten çok federalizme yakın bir tavırla, bu gibi yeni
hareketlere özgü bir takım eksiklikler içerse de her meclisin kendi
önergesini diğerlerine sunmakta eşit fırsata sahip olduğu
mahalleler-arası meclisin koordinasyonunda yansıtılmaktadır.

Mahalleler-arası meclis konusunda vurgulanması gereken bir başka nokta
ise bunların dönüşümlü olarak koordine edilmesidir. Bunun anlamı,
mahalle meclislerinin mahalleler-arası meclisleri koordine ve organize
etme fonksiyonlarını her hafta dönüşümlü olarak üstüne alıyor olmasıdır.

Son bir nokta, bu meclislerin kırılganlığı konusundaki bir uyarının
gerekliliğine ilişkindir; bu kırılganlık doğrudan ve halkçı demokrasi
deneyiminden faydalanamayan bazı gruplarca ortaya çıkarılmakta; kökleşse
mevcut iktidar yapılarını çürümüş temellerinden sarsacak olan bu hareket
böylece baltalanmaktadır. Bu kırılganlık, çoğu insanın, özellikle
kararların oylanışı ve belirlenişi sırasında yatay pratikler konusunda
sınırlı deneyimleri nedeniyle bunları zaman ve güç kaybı olarak
değerlendirmesi gibi, belli bazı zorluklar karşısında sabırsızlık gibi
çeşitli açılardan algılanabilir; bir başka örnek de eylemde beklenilen
etki yaratılamadığında, bu kararları uygulamaya geçirecek kapasiteye
ilişkindir.

Meclis Kararları

Belki de hem mahalle meclislerinde hem de mahalleler-arası meclislerde
önerilen ve oylanan kararların bir analizi bize bunun yerel düzeyde yeni
fakat çabuk yayılan bir olgu olduğunu gösterecektir. İnanıyoruz ki,
birbirleriyle çatışan kararlar meclis hareketinin anlaşılabilir
toyluğuyla ilgili olduğu kadar onun heterojen doğasıyla da
ilişkilendirilebilir. Dördüncü mahalleler-arası meclis örneğini ele
alırsak, “insanlar kendilerini kendi meclislerinde yönetmelidir” ya da
“Anayasa’nın insanların
öz-yönetimlerini onları meclise tabi kılarak engelleyen 22. maddesinin
feshedilmesi” gibi örneklerde görüldüğü gibi gayet radikal önergelerin
oylanmasının yanısıra, “Şehir İdaresi Başkanı, Anibal Ibarra’nın özel
yetkilerinin ortadan kaldırılması” ya da daha önce oylanan “mahalle
meclislerinin yasama organında söz ve oy hakkı”nı talep eden oldukça
ılımlı önergelerin de oylandığını görürüz.

Belli bazı grupların önergelerinde ise, özellikle CTA (Arjantin İşçi
Birliği), MST (Birleşik Sol Koalisyon’daki Sosyalist İşçi Hareketi) ve PO
(İşçi Partisi)’ninkilerde, meclis hareketini kendi yönelimlerine uygun
şekilde manevra ettirme gayreti görülebilir. Bunun açık (ve gülünç) bir
örneği Beşinci mahalleler-arası mecliste, Ulusal Kongre’ deki 2002 yılı
yürütme bütçesinin kabulüne ilişkin görüşmelerin olduğu 13/02/2002 günü
buraya bir yürüyüş yapılması yönünde çıkan kararın ardından, meclislerin
Kongre’ye ulaştıklarında, alana daha önceden üzerinde CTA liderinin
konuşma yapmakta olduğu bir sahnenin kurulmuş olduğunu görmeleridir.
Oylanacak önergelerin gözden geçirildiği sırada diğer örneklerin gün
ışığına çıkması fazla uzun sürmedi; belirtmeliyiz ki bu önergelerden
bazıları, can çekişen PO’nun “özgür ve egemen Kurucu Meclis”
çağrılarında görüldüğü gibi, açıkça parti manifestolarıydı.

Bununla birlikte bize göre en taze ve orjinal önergelerin daha önce
sendika ve parti yapılarıyla iştigal etmemiş, ya da, en azından bu
yapıların söylemlerince “beyni yıkanmamış” meclis üyelerinden gelmesi
önemli ve olumlu bir noktadır. Ama yine de pek çok önergenin naif
karakterine değinmeden edemiyoruz, tıpkı medya holdinglerinin kamuoyunu
şekillendirici etkisi olduğu gerçeğini gözardı eden “kitle medyasının
herhangi bir organı tarafından bilgi saklanmasına karşı ceza yasası ile
tedbir alınması” önergesinde olduğu gibi.

Özgürlükçü ya da anarşist hareketin, genelde bu meclislerde
sahnelenenlere ilişkin genel bir eylem çizgisi saptaması zordur; hatta
biz bunun gereksiz olduğuna inanıyoruz. Bu grupların meclislere katılan
pek çok üyesinin, 19 ve 20 Aralık olaylarının hemen ardından henüz bu
olgu önemsiz ve izole bir haldeyken, mahalle meclislerinin kurulmasına
destek çıkma ve bu mesajı olumlu bir şekilde yayma konusunda çabaları
oldu. Başkan De la Rua’nın azledilmesinden günler önce, tanınmış bir
özgürlükçü yazar olan Osvaldo Bayer’e bir radyo programında, ufukta
bekleyen ülkenin siyasi ve ekonomik durumundaki değişimde kimin önderlik
etmesi gerektiği soruldu. Bayer’in “bunu meclisler yapmalı, herkesin
olan meclisler” şeklindeki cevabı, soruyu soran kişide küçümseme ve
hayret içeren bir sessizliğe sebep olmuştu. O zaman çok az kişi bu
karakteristiklere sahip bir hareketin kendiliğinden ortaya
çıkabileceğini, yayılabileceğini ve bugünkü gücüne sahip
olabileceğini tahayyül ediyordu. Biz anarşistler olarak inanıyoruz ki, bu
kaynağı, meclislerin oluşturduğu değerli alanı, onlarla kendimizi
zenginleştirmek için onların yataylık, dayanışma, konuşma özgürlüğü,
diğer meclislere saygı, özerklik ve değişik mücadeleler içinde
koordinasyon gibi özelliklerini muhafaza ederek korumalı ve
zenginleştirmeliyiz. Neredeyse hiç bilmeden ve bazen bize rağmen, bu
meclislerin en başından beri –sözde olmasa da fiilen– federalizm,
özerklik ve aşağıdan yukarı alternatif biçimlerin inşaası gibi tarihsel
özgürlükçü bayraklarmız yeniden ortaya çıktı. İnanıyoruz ki amacımız bu
ilkelerin kaybolmasını, bozulmasını ya da en kötü biçimiyle sadece
ilkeler olarak kalıp pratiklere dönüşmemesini engellemek olmalıdır.

Neyse ki daha öğrenecek, yapacak, geliştirilecek çok şey ve yürünecek çok
yol var.

Buenos Aires, 22 Şubat 2002

Çev: Mehmet Müderris

Dipnotlar:

(1) Makale Arjantin Buenos Airos’teki José Ingenieros Halk Kütüphanesi
Yoldaşları tarafından yazılmıştır. Bu kütüphane hakkında bilgi için bkz.
http://flag.blackened.net/ias/3biblioteca.htm . Makale İspanyolca’dan
İngilizce’ye çevrilmiştir. İngilizcesi için bkz.
http://www.infoshop.org/news6/argentina_assemblies.php

(2) “Autoconvocados” Arjantin’de daha önce kurumsallaşmış siyasi
gruplarda yer almamış ama siyasi
eylemde bulunan kimseleri tanımlamak için kullanılan bir kelimedir.
“Kendi-toplanan” anlamına gelmektedir.

----------------------------------------------------------------------------

Toplumsal Ekoloji dergisinin güz 2002 tarihli 2. sayısında
yayımlanmıştır.

http://www.geocities.com/liberterian/metinler/



*******
*******
****** A-Infos Haber Servisi ******
Anarşistlerle ilgili ve anarşistleri ilgilendiren haberler
******
TALİMATLAR: lists@ainfos.ca
YANITLAR: a-infos-d@ainfos.ca
YARDIM: a-infos-org@ainfos.ca
WWW: http://www.ainfos.ca/
BİLGİ: http://www.ainfos.ca/org

-A-infos'tan tek dilde ileti almak için lists@ainfos.ca'ya aşağıdaki mesajı gönderin:
unsubscribe a-infos
subscribe a-infos-X
X = en, ca, de, fr, it, pt, vb. (yani, dil kodudur)

A-Infos Information Center