A - I n f o s
a multi-lingual news service by, for, and about anarchists
**
News in all languages
Last 30 posts (Homepage)
Last two
weeks' posts
The last 100 posts, according
to language
Castellano_
Català_
Deutsch_
English_
Français_
Italiano_
Polski_
Português_
Russkyi_
Suomi_
Svenska_
Türkçe_
All_other_languages
_The.Supplement
{Info on A-Infos}
(tr) Medyadan-O’Keefe ile röportaj
From
Worker <a-infos-tr@ainfos.ca>
Date
Sun, 5 Jan 2003 13:53:47 -0500 (EST)
________________________________________________
A - I N F O S H A B E R S E R V İ S İ
http://www.ainfos.ca/
http://ainfos.ca/index24.html
________________________________________________
3 Ocak 2003-ntvmsbnc.com
“Bu savaşı durdurursak her savaşı durdururuz”
ABD ordusunda Körfez Savaşı’na katılan, bugün ise bir
savaş karşıtı olan Ken Nichols O’Keefe, NTV’de canlı
yayında Işın Eliçin’in sorularını yanıtladı.
NTV: Irak’a canlı kalkan olarak, gönüllü olarak
gidiyorsun. Neden hayatını tehlikeye attığını bize
anlatır mısın?
O’Keefe: Tarihte öyle bir noktadayız ki, insanlar
inandıkları şeyleri savunmak, yapmak için hayatlarını
riske etmeye hazırlar. Şu anda hakikaten de 3.Dünya
Savaşıyla flört ediyoruz. Nükleer bir savaş çıkma
olasılığı da çok yüksek. Nasıl olur da buna karşı bir
şey yapmadan durabiliriz. Bence böyle bir noktada,
benim olmam gereken en doğru yer Irak.
NTV: Özellikle 1991 yılında Irak’a giderken neler
hissediyordun? O zaman Irak, senin için ne anlama
geliyordu?
O’Keefe: Son 12 yılda epey büyüdüm. O zamanlar
Kuveyt’in egemenliğini ve çıkarlarını korumanın meşru
olduğuna inanıyordum. Naiftim bir anlamda. Aynı
zamanda bu savaşın petrolle ve Amerikan ordusunu Suudi
Arabistan’a kalıcı olarak yerleştirmekle ilgili
olduğunu da hissediyordum - ki hala orada Amerikan
askerleri - ama bugünkü savaş çok açıkça biliyorum ki
Amerika’nın küresel h egemonya planının bir parçası.
Bence bunun pek çok kişi farkında zaten.
NTV: Peki, acaba, Amerikan askerlerinin şu andaki
psikolojisi ne olabilir, olası bir savaş konusunda?
O’Keefe: Bence, Amerikan askerleri, birçok Amerikan
insanı gibi, Amerikalılar gibi, bir propagandayla
karşı karşıyalar. Amerika en etkin propaganda
sistemlerinden birisidir dünya tarihinde. Birçok
insanın çok saçma sözlere inandıklarını düşünüyorum bu
propaganda sistemi nedeniyle. Bu nedenle de bence ordu
burada bir istisna oluşturmuyor. Onlar da bu
propagandaya inanıyorlar. Ancak tabi ki bu savaşın
küresel anlamda bir egemenlik kazanma ve petrol ile
çok büyük bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Bu
nedenle de askerler ve ordu içerisinde de insanların
nasıl bir direniş göstereceğini hep birlikte
göreceğiz.
NTV: Yani, ABD’nin hedefi İran ya da Kuzey Kore
olsaydı, yine hayatınızı canlı kalkan olup tehlikeye
atar mıydınız? Yoksa sadece hedef Irak olduğu ve
Irak’la ilgili kişisel bir deneyiminiz olduğu için mi
oraya gidiyorsunuz?
O’Keefe: Aslında Irak’tan sonra Filistin’e gitmek gibi
bir niyetim söz konusu. Küresel bir hareketin
başlamasını istiyorum. Aslında bu zaten başlamış
durumda. Bu bölgelere büyük bir göç dalgasının olması
söz konusu olabilir. Mesela ABD’nin petrol savaşları
ya da egemenlik savaşlarını sürdürdüğü noktalarda
böylesi bir şey olabilir. Siyasetçilerin, özellikle de
bizi temsil etmeyen siyasetçilerin bu sorunları
gidermesini beklersek, çok fazla zaman kaybederiz.
Bence şimdi insanların harekete geçmesi gerekiyor. Bu
noktada büyük bir göç dalgası oluşturmamız gerekiyor
Irak’a doğru ve bu savaşı durdurmamız gerekiyor. Bence
bu savaşı durdurabiliriz, her savaşı durdurabiliriz.
Eğer Irak’taki savaşı durdurursak, Filistin’e de
gitmeliyiz. İşgale son vermemiz gerekir. Yol
kapatmalara ve Filistinli insanların öldürülmesine son
vermemiz gerekiyor. Ardından Çeçenistan’a da
gidebiliriz. Ve aynı şekilde büyük göç dalgasını
oralara doğru yayabiliriz. Başka insanların sorunları
çözmesini beklemek yerine kendi sorunlarımızı kendimiz
çözebiliriz.
NTV: Amerikan ordusunun siz orada olduğunuz için en
azından bombaları atmadan önce iki defa düşüneceğini
mi umuyorsunuz?
O’Keefe: Şunu çok iyi biliyorum. Yani, binlerce mesela
on bin kişiyi toplayabilir ve Bağdat’a götürebilirsek,
siyasi açıdan bir sorumluluk söz konusu olacaktır, bu
savaşın durdurulması açısından. Ancak mutlaka çok
fazla insan toplamamız gerekiyor. Ve bu noktada bazı
sorunlar söz konusu. Bizim şunu anlamamız gerekiyor:
Bizim bir gücümüz var. Azınlık değiliz. Gücümüz az
değil. Biraraya geldiğimiz zaman büyük bir güç
yaratabileceğimizi düşünüyorum. Eğer insanlara, gücün
bizi uzun zamandır aldatan kişilerin, siyasetçilerin
elinde değil de bizde olduğunu anlatabilirsek,
kaynakları biraraya getirebilirsek, büyük kuruluşları
ve siyasetçileri bile arkamıza alabiliriz. Mutlaka bu
gücü yeniden kendi elimize almamız gerekiyor. Kendi
savaşımızı sürdürmemiz gerekiyor. Ve gücün
azınlıktakilerin elinde kalmasına izin vermememiz
gerekiyor.
NTV: Geçmişe dönmek istiyorum. Siz Observer
gazetesindeki yazınızda, şöyle diyorsunuz: Iraklı
masum insanlara karşı işlenen suça iştirak etmek
zorunda kaldım, masum insanlara karşı seyreltilmiş
uranyum kullanıldı. Neler yaşadınız o zaman?
Deneyimlerin nelerdi?
O’Keefe: Benim gördüklerimi anlatmam gerekirse, temel
olarak, Amerika tam bir kabadayı. İnsanlara karşı
bombalarını gönderiyor. Akıllı bombaları deniyor,
şimdi seyreltilmiş uranyumu kullanıyorlar, nesillerdir
insanları öldüren bombaları kullanmaya devam
ediyorlar. Iraklı askerler için gerçekten çok
üzülüyorum. Bu insanlara karşı 30 gün boyunca
bombardıman yapıldı, hava saldırısı devam etti. Ve bu
insanların hiçbir şekilde karşı koyma güçleri de
yoktu. Aynı şekilde bütün bunlar Kuveyt’in haklarını
korumak için yapıldı. Aslında hiçbir şekilde direnişle
karşılaşmadık. Sadece çok büyük bir şekilde
bombardıman devam etti ve bu insanlar vuruldular. Bu
nedenle Amerika’nın askeri gücüne karşı koyabilecek,
ona benzer bir gücün bulunmadığını kabul etmemiz
gerekiyor
NTV: Amerikalılar tekrar seyreltilmiş uranyum içeren
silahlar kullanacak mı, ya da daha kötülerini? Böylesi
bir operasyon gündeme gelirse...
O’Keefe: Nasılsa kullanacaklar. Afganistan’da bunu
kullandılar, yine kullanacaklar. Şu ana kadar
seyreltilmiş uranyum konusuna bakacak olursak, çok da
fazla gündeme gelmediğini görüyoruz. Ve bu silahların
daha kullanılmaması için çok da fazla çaba
gösterilmedi. Eğer, bir yol bulabilirsem, bir şekilde
ABD’nin insanlık suçu işlediği yönünde suçlamalar
yöneltilmesi için çaba sarfedeceğim, bu seyreltilmiş
uranyumun kullanılması açısından. Çünkü sivil halka
karşı kullandılar. Ve özellikle de kendi çalışmaları
da, Amerikalıların kendi yaptığı araştırmalar da şunu
gösteriyor ki, insanlar üzerinde deneyler yapılıyor.
Radyasyon etkisi bilindiği halde belirli deneyler
yapıldığını görüyoruz. Seyreltilmiş uranyum da
kullanıyorlar. Özellikle de bu tarz seyreltilmiş
uranyumun kanser gibi hastalıklara yolaçtığını
biliyoruz. Bu nedenle de birinci körfez savaşı
sırasında kullanılması, bütün bunlar insanlık suçudur.
Ve Bush’un Miloseviç’ten hiçbir farkı olmadığını
düşünüyorum. Bu nedenle bu suçlamalarla karşılaşması
gerekiyor. Bu nedenle de uluslararası savaş suçları
mahkemesine çıkacak bir sonraki kişinin, Miloseviç’ten
sonraki kişinin, Bush olması gerekiyor.
NTV: Sizin, kişisel olarak herhangi bir sorununuz var
mı? Acaba kişisel olarak seyretilmiş uranyumun
etkisini hissettiniz mi?
O’Keefe: Tabi ki birçoğumuzu etkiledi seyreltilmiş
uranyum. Birçoğumuz bütün bunların etkilerine maruz
kaldık. Ama etkilerini görmek 15 yıl alabiliyor. Bazı
hastalık etkileri görülebilir. Ancak şu anda tam
olarak bilemiyorum. ABD hükümeti bazı testler yapıyor.
Aslında seyreltilmiş uranyum kullandıklarını söylemek
de istemiyorlar. Mesela zırhlı araçlarda, tanklarda,
seyreltilmiş uranyum bulunabilir. Kendi insanlarını
bile düşünmüyorlar. Iraklıları düşünmemelerinin yanı
sıra... Bu nedenle de büyük bir insanlık suçu
işlendiğini düşünüyorum. Amerikan hükümetinin Iraklı
insanları umursadığını sanmıyorum.
NTV: Irak’a tekrar, bu kez canlı kalkan olarak dönmek
için sizin kişisel sebepleriniz var. Peki sıradan
insanların neden canlarını tehlikeye atacaklarını
düşünüyorsunuz?
O’Keefe: Çünkü dünyanın her yerindeki sıradan
insanlar, şunu çok iyi biliyorlar: Şu anda yaşanan
olaylar, son derece tehlikeli. Birçoğu aile; anne,
baba, onların da çocukları var. Çocuklarının geleceği
için endişe duyuyorlar. Bu nedenle de sadece oy
kullanmak ve belirli protestolara katılmakla bu sorunu
çözemeyeceklerini biliyorlar. Sorunlar çok daha köklü
hale gelecektir. Mesela, sadece geçen ay ABD’nin
politikalarına bakacak olursak, nükleer silahı
bulunmayan ülkelere karşı nükleer silah kullanma
programını açıkladı. Eğer, CIA, kitle imha silahlarını
kullanırsa, mesela Avrupa’da kullanacak olursa, ya da
İran’ı Kuzey Kore’yi suçlarsa bu ülkelere karşı
nükleer silahlar mı kullanacak? Bu nedenle herhangi
bir noktada bir nükleer savaş çıkabilir. Ve son derece
tehlikeli bir duruma girmiş olacağız. Kendi
felaketimizi, kendi sonumuzu hazırlamış olacağız. Bu
nedenle de bütün dünya insanları bunun çok iyi
farkında. Ve bu nedenle de Irak’a gitmek gibi böylesi
bir harekete katılmak istiyorlar.
NTV: Bir gazeteci olarak Irak’a gitmek için vize
almakta çok zorlandım. Ama, bildiğimiz kadarıyla siz
kolayca Irak’a alınacaksınız. Irak hükümetinin sizi
karşı propaganda aracı olarak kullanmasından
çekinmiyor musunuz?
O’Keefe: Böyle bir şey benim kontrolümün dışında.
Saddam Hüseyin’in kim olduğunu biliyorum ve kesinlikle
ona destek vermek için gitmiyorum Irak’a. Hepimiz Irak
halkının Saddam Hüseyin rejimi altında nasıl muamele
gördüğünü biliyoruz ama gerçek şu ki, bizim
hükümetlerimiz, Amerika ve İngiltere, Saddam
Hüseyin’le suç ortaklığı yapmıştır. Kimyasal ve
biyolojik silah teknolojisini Saddam Hüseyin’e onlar
verdi, Saddam Hüseyin halkına karşı en korkunç suçları
işlerken, ona ekonomik destek verenler de onlar. Bu
anlamda bizim hükümetlerimiz Saddam Hüseyin’den daha
suçlu. Bizim hükümetlerimizin desteği olmasa bu kadar
zaman iktidarda kalamazdı. Beni ya da başkalarını
kendine yarar sağlayacak şekilde kullanabilir, böyle
bir risk var ama siyasi açıdan çok da fazla bir
kazancı olmaz.
NTV: Öyle zannediyorum ki seyahatinize Ocak ayının
18’inde başlayacaksınız. Yolculuk güzargahınızı
anlatabilir misiniz?
O’Keefe: Planlarımızı anlatacak olursak... Brüksel’e
gideceğiz. Amsterdam’a, Paris’e gideceğiz. Almanya’ya
da bir mülteci kampına da gitmek istiyorum. Yine
Zürih’e, İsviçre’ye gideceğiz. Roma’ya, İtalya’ya da
gitmemiz söz konusu olabilir. Saraybosna’ya
gidebiliriz. İstanbul’a da gitmek istiyorum. Gerçekten
İstanbul’a gitmeyi çok istiyorum. Türkiye’de çok fazla
insanla iletişim kurmaya çalıştık. Ve buradaki
insanlar ne olup bittiğini çok iyi biliyorlar.
Hükümetlerinin çıkarlarını temsil etmesini istiyorlar.
Bu nedenle gerçekten İstanbul’a gelmeyi de çok
istiyorum. Ardından da tabi ki bütün bu noktaların
ardından, Türkiye’nin ardından Bağdat’a geçeceğiz.
NTV: İnsanları internet sitenizden size katılması için
davet ediyorsunuz. Aldığınız tepkiler nasıl acaba?
O’Keefe: Gerçekten çok büyük tepkiler alıyorum.
Dünyanın her yerinden insanlar bize ulaşmaya
çalışıyorlar. Sürekli olarak bizimle iletişim kurmaya
çalışıyorlar. Avrupa’nın her yerinden, Türkiye’den
tabi ki aynı zamanda Yeni Zelanda’dan, Ukrayna’dan ve
dünyanın her yerinden tepkiler alıyoruz. Sıradan
insanlar bizimle iletişim kurmaya çalışıyor. Mesela,
henüz doğmamış çocuğu için endişe eden anneler bile
bizimle iletişim kurmaya çalışıyorlar. Gerçekten çok
etkileniyorum bütün bu tepkilerden. Bu nedenle de
bütün bu girişimler, yaklaşık üç hafta önce başladı ve
çok büyük bir hızla ilerlemeye başladı, şu anda bile.
Çok kısa bir süre içerisinde Avrupa’da çok daha fazla,
özellikle de İngiltere’de, BBC’de de bu konuya daha
fazla yer ayrılacağını düşünüyorum. Bu nedenle de daha
fazla insan katılmak isteyecektir. Tabi ki ulaşım
sağlanması, bir konvoy kurulması, binlerce kişinin
Irak’a gitmesi söz konusu olabilir. Neden yüz
binlerce, binlerce kişiyi toplayıp, Bağdat’a
gidemeyiz, bunu anlayamıyorum.
NTV: Yazılarınızın birinde işlenen savaş ve insanlık
suçlarına seyirci kalarak zenginlik elde etmektense
adalet ve barış için ölmeyi tercih ederim, demiştiniz.
Bunu biraz açabilir misiniz?
O’Keefe: Bence birçok insan aynı şekilde hissediyor.
Savaşa seyirci kalmaktansa, barış için ölmeyi tercih
edeceklerini düşünüyorum. Böylesi bir şey yapmamın
sebebi de Amerikan vatandaşı olmamdır. Gerçi iki yıl
önce Amerikan vatandaşlığından ayrıldım. Bir
vatandaşsanız, bir ulusa bağlı olmanız gerekiyor. Bunu
kabul etseniz de etmeseniz de... Bu nedenle aynı
sebeplerle Amerikan vatandaşlığından ayrılmayı tercih
ettim. Ve bu nedenle de Irak’a gitmeyi tercih
ediyorum. Ve tabi ki oturup ne olup bittiğini izlemek
yerine, barış için ölmeyi tercih ediyorum. Bence
ölümden korkan insanlar, kendi yaşamlarını istedikleri
gibi yaşamayan insanlar. Ölümden korkan insanlar,
bence doğru şeyler yapmıyorlar. Eğer ölümden
korkmuyorsanız ve inandıklarınızı yapma düşüncesi
varsa, bu çok daha iyi bir şey diye düşünüyorum. Ben
kendi adıma böyle bir şeyi yapabiliyorum. Ve öyle
zannediyorum ki birçok insan da bunu farketmiştir ve
aynı direnişi göstermiştir. Gandi, Martin Luther King
gibi pek çok kişi de böyle yapmıştı, bu insanlar
inanılmaz şeyler yapmışlardır. Görüşlerini ve
inandıklarını savundular ve bunun bedelini
hayatlarıyla ödediler. Sadece oturup izlemek yerine
aynı şekilde böyle mücadele ederek ölmeyi tercih
ediyorum. Ancak bütün bunları söyledikten sonra tabi
ki yaşamayı tercih ettiğimi de söylemek istiyorum.
Tabi ki yaşamak isterim. Ben intihar etmek
istemiyorum. Ya da kendi hayatıma kendi ellerimle son
vermek istemiyorum. Tabi ki yaşamak istiyorum. Sadece
daha iyi bir dünyada yaşamak için mücadele ediyorum,
ölmek pahasına.
NTV: Son olarak, beklentileriniz neler? Gerçekten
savaşı engellemeyi başarabilecek misiniz?
O’Keefe: Bence savaşı durdurabiliriz. Eğer 10 bin
kişi, 20 bin kişi hep beraber gidebilirsek Irak’a, bu
mümkün. Tüm dünyadan katılım olabilir. Üstelik sadece
Avrupa ve Amerika’dan bile olsa 500-600 milyon
insandan söz ediyoruz, bu kadar insan içinden neden 10
bin ya da 20 bin kişi çıkmasın ki? Bence insanlar bunu
yapabilecek güçlerinin olmadığını ya da bunun için
gerekli desteği bulamayacaklarını sanıyorlar ama
yanılıyorlar. Gidemeyecek olanlar, eğer paraları varsa
maddi katkıda bulunabilirler. ABD’ye vergi ödemek
yerine, ya da bu vergiyi bize, bütün bunların yerine
kendi yaşamlarını, Irak’a gitmek için ortaya koyan
insanlara verin. Neden 20 bin kişiyi
toplayamayabilelim ki... Bence çok daha fazla insanı
toplayabiliriz. Ve gerçekten insanlar, bu savaşın
engellenebileceğine inanırlarsa... Bence ABD ve
İngiltere, büyük bir cinayet planı içerisindeler. ABD
insanlık suçu işlemiş durumda. Çok farklı düzeylerde
bunu yapmış durumda. Bu nedenle tarihe baktığımız
zaman bunu çok açık görebileceğiz. ABD, çok büyük
faaliyetlere karışmış, en büyük teröristlerden
birisidir. Hiroşima’ya iki atom bombası atmıştır. Ve
bütün bunlar gerçekten çok büyük cinayetlerdi. Ve
inanılmayacak düzeyde büyük suçlar olduğunu
düşünüyorum. Bu nedenle de geçmişe baktığımız zaman
çok büyük suçlar işlediğini biliyoruz. Eğer sadece
oturur seyredersek, daha kötü olacak ve bunun
sürdürülebilir bir tutum olduğunu sanmıyorum.
*******
*******
****** A-Infos Haber Servisi ******
Anarşistlerle ilgili ve anarşistleri ilgilendiren haberler
******
TALİMATLAR: lists@ainfos.ca
YANITLAR: a-infos-d@ainfos.ca
YARDIM: a-infos-org@ainfos.ca
WWW: http://www.ainfos.ca/
BİLGİ: http://www.ainfos.ca/org
-A-infos'tan tek dilde ileti almak için lists@ainfos.ca'ya aşağıdaki mesajı gönderin:
unsubscribe a-infos
subscribe a-infos-X
X = en, ca, de, fr, it, pt, vb. (yani, dil kodudur)
A-Infos Information Center